Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,4816

EURO

36,1833

ALTIN

2.960,39

BIST

9.367,77

TTB, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Danıştay kararını temyize taşıdı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Danıştay 10. Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini …

TTB, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Danıştay kararını temyize taşıdı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Danıştay 10. Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini reddetmesini temyize taşıdı.

‘İstanbul Sözleşmesi’ adıyla anılan ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 günü Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çıkılmıştı.

200’DEN FAZLA DAVA AÇILDI

Karara karşı kadın örgütlerinin, baroların, emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin ve bireylerin açtığı 200’den fazla davaya ilişkin duruşmalar 2022 yılının nisan, mayıs ve haziran aylarında gruplar halinde görülmüştü.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında olduğu örgütler sözleşmeden çekilme kararının toplumsal, siyasal ve hukuksal anlamı üzerine konuşmalar yaparken; Danıştay savcısı da ‘sözleşmeden çekilme kararının iptali’ yönünde görüş sunmuştu. Kararını 19 Temmuz 2022 günü açıklayan Danıştay 10. Dairesi ise İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini ikiye karşı üç oyla reddetmişti.

TTB, Danıştay 10. Dairesi’nin kararı ile ilgili 30 Ağustos 2022 günü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz başvurusunda bulundu.

“HUKUKA AYKIRIDIR”

Başvuruda Anayasa’nın 90. ve 104. maddelerine atıfla, bir insan hak ve özgürlükleri metni olan İstanbul Sözleşmesi’nin idarenin yetki alanında olmadığı belirtildi. Danıştay 10. Dairesi kararında dava konusu işlemin hukuka uygunluğunun salt yetki tartışması ile yürütüldüğünün ifade edildiği başvuruda “Dolayısıyla kararda ‘yerindelik denetimi yapılamayacağı’ belirtilirken Anayasa’ya aykırı yetki kullanımı ise anayasal kıstın yorum yoluyla genişletilmesi ile yapılmıştır. Dava konusu işlem, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukuka aykırı olup Daire kararının unsurlara dair gerekçe içermeyen kararının bozulması gerekir” denildi.

Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayalı hak ihlallerinin önlenmesinin salt mevzuat ile değil, mevzuatın uygulanmasını belirleyen politik tercihlerle de ilişkili olduğunun altı çizilen başvuruda; kadın hakları mücadelesinin de içinde yer aldığı insan hakları mücadelesinin değer yargılarına göre şekillendirilemeyeceği de dile getirildi:

* “Sosyal, ekonomik ve siyasal ilişkilerin düzenlenmesini belirleyen ilkeleri ve kamu alanında kişilerin göreceği muameleyle ilgili normları -yani hukuku- her tarihsel anda mevcut koşullara insan hakları bilgisinin ışığı altında bakarak türetmektir. Ve değerler, değer yargılarına feda edilemezler.

* Böyle bir anlayışla oluşturulan hukuk sisteminin ise adalet ortaya koyması beklenemez. Bu sebeple değer yargıları üzerinden alınan bu kararın adalet getirmesi beklenemez. Değer yargıları üzerinden alınan bu kararın toplum yararını gözetmesi de beklenemez.”

YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEP EDİLDİ

İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Danıştay’da açılan davalarda tam avukatlık ücretine hükmedilmesinin hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğinden de söz edilen başvuruda şu ifadelere yer verildi:

* “Davamız parasal konular ve sınırlarla değil, şiddetsiz bir hayat hakkı ile ilgili bir dava olduğu için usul ekonomisi prosedürleri ve yargı üzerindeki iş yükü gibi istisnai hallere ilişkin gerekçelerle duruşmasız görülecek davalardan değildir. Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen yargılamanın açık ve duruşmalı yapılması ilkesinin bir gereğidir.

* Kamunun adli mekanizmanın işleyişine ve denetimine katılmasını, yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemek gibi etkileri nedeniyle hukuk devletinin en önemli gereklerinden biridir. Bu nedenle duruşma talebimizin kabulü adil yargılanma hakkının gereklerindendir.”

Başvurunun sonuç bölümünde; temyiz incelemesi yapılarak dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması, ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yolu ile iptali için başvurulması ve kararın bozulması talep edildi.