Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,4317

EURO

36,1497

ALTIN

2.959,80

BIST

9.367,77

Tarihi DNA araştırması ile Türkiye’nin Antik Genetik Profili çıkarıldı

Türkiye merkezli genetik projesinin sonuçları birbiri ile ilişkili 3 makale halinde ‘Science Dergisi’nde yayımlandı. Makalenin başyazarlarından …

Tarihi DNA araştırması ile Türkiye’nin Antik Genetik Profili çıkarıldı

Türkiye merkezli genetik projesinin sonuçları birbiri ile ilişkili 3 makale halinde ‘Science Dergisi’nde yayımlandı. Makalenin başyazarlarından Antropolog Doç. Dr. Songül Alpaslan-Roodenberg, araştırma sonucundaki en önemli bulgunun Urartularla ilgili olduğunu söyledi. Alpaslan-Roodenberg araştırmada, Türkiye’nin antik genetik profilinin de ortaya konulduğuna dikkati çekti.

Bursa’nın Orhangazi ilçesindeki Ilıpınar Höyüğü’nde, 15 yıl süren arkeolojik kazılarda çıkan buluntuları inceleyen Antropolog Doç. Dr. Songül Alpaslan-Roodenberg’in de içinde olduğu ‘Anadolu Antik DNA’ projesinin sonuçları, dünyanın saygın bilim dergilerinden Science’de 25 ve 26 Ağustos’ta 3 makale halinde yayımlandı. Araştırma sonuçlarına göre bugüne kadar arkeologlarca bilinen, ancak genetik açıdan ilk kez kanıtlanan önemli bulgu; Doğu Anadolu’da Van merkezli Urartu medeniyetinin, Levant ve Anadolu’dan köken aldığı sonucu oldu.

Harvard Genetik Bölümündeki David Reich Laboratuvarı’nın bilimsel ekibinde yer alan, Türkiye ile bazı Balkan ülkelerindeki çalışmaları antropolojik ve genetik açıdan bizzat yürüten projenin Türkiye bölümünde, laboratuvarın başkanı David Reich ile birlikte eş başkan olarak çalışan Türk bilim insanı Alpaslan-Roodenberg, ‘Türkiye Antik DNA Projesi’nin çok önemli ve geniş kapsamlı sonuçlarının Science’de yayımlandığını söyledi.

İki başyazarı bulunan makalenin Alpaslan-Roodenbergle birlikte diğer başyazarı Harvard Üniversitesi’nden Bilgisayar Mühendisi Genetikçi Dr. Losif Lazaridis, diğer iki önemli yazarı da Viyana Üniversitesi Antropoloji Bölümü Başkanı Prof. Ron Pinhasi ve Harvard Laboratuvarı Başkanı Prof. David Reich oldu. Dört sorumlu yazar haricinde, 200’ün üzerinde antropolog, müzeci ve genetikçi de makaleye önemli katkılarda bulundu.

1980’lerin sonlarında Hollanda’nın o dönemdeki İstanbul Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Jacob Roodenberg tarafından Bursa’nın Orhangazi ilçesi sınırlarındaki Ilıpınar’da arkeolojik kazılar başlatıldığını hatırlatan Songül Alpaslan-Roodenberg, şu ifadeleri kullandı:

* “80’li yılların sonlarından 2000lerin başına kadar devam eden kazılarda, bulunduğu yerdeki bir pınardan adını alan Ilıpınar Höyük ile bölgedeki birkaç Neolitik höyüğün de kazıldığı bu projenin araştırma amaçlarından biri, Roodenberg’in Marmara Bölgesi kültürlerinin, aynı dönemin Balkan kültürleri ile benzer oluşu nedeniyle, bu kültürün Balkanlara ve Orta Avrupa’ya bu bölgeden gidip gitmediğinin araştırılmasıydı. 2014’te Harvard Genetik Bölümü merkezli 8 yıllık bir antik DNA araştırması başlatıldı. Konu ile ilgili olarak ise yaklaşık 8 yıl önce bir araştırma başlatıldı.”

Alpaslan-Roodenberg kendi çalışma alanına giren Türkiye örnekleri ile Bulgaristan, Romanya ve Kuzey Makedonya örneklerinin her ülke mevzuatına uygun olarak ve gerekli izinler dahilinde alındığını, muhtelif kazılardan ve müzelerden gelen küçük parça örneklerinin de çalışma sonunda alındıkları yere iade edildiğini belirtti.

“SONUÇLAR BİLİM DERGİSİNDE”

Araştırma ile ilgili bilgi veren Songül Alpaslan-Roodenberg, şöyle devam etti:

* “Bu hipotez o zamanki verilere göre ancak arkeolojik buluntuların karşılaştırılması ile değerlendirildi. Ve bu kültürlerin yapımcılarının, yani insanların da bu bölgeden Avrupaya göç edip etmediklerinin cevabı ancak 2010’lu yılların ortalarında Antik DNA araştırmalarının ilerlemesi ile cevaplandırılabildi.

* Şimdi biliyoruz ki yeni nesil antik DNA dizileme metotları ile eski insan kemiklerinden elde edilen çok az DNAnın çoğaltılara analiz edilmesiyle eski toplumların göç yollarını izleyebilir, fiziki görünüşlerine dair, saç, göz, ten rengi gibi bilgi edinebilir, onların birbirleriyle bağlantısı, aile ve akrabalık ilişkileri gibi pek çok sorunun cevabını da öğrenebiliriz.

* 2015-2016’da Harvard Antik DNA Laboratuvarından bir grup bilim adamı Marmara Bölgesinde Orhangazi Ilıpınar, Menteşe ve Barcın höyüklerinde yaşayan insanlar ile Orta Avrupa’nın ilk çiftçileri arasında genetik bağ olduğunu saptadı ve sonuçlar Nature dergisinde yayımlandı.

* Dolayısıyla ilk kez sadece kültürün değil, insanın da bu bölgeden Avrupaya gitmiş olduğu ispatlandı. Yani bugün orta Avrupada mesela Almanyada rastgele sokaktan birini çevirip DNAsını analiz etseniz, 5 kişiden birinin Anadolunun bu ilk çiftçilerinin genlerini hâlâ taşıyor olduğunu görürsünüz.”

TÜRKİYE’DEN 35 MÜZECİ VE AKADEMİSYEN YER ALDI

Roodenberg’in 1980’li yıllarda başlayıp 2002’ye kadar sürdürdüğü çalışmaların sonucunda ortaya çıkardığı tezin de böylece bugün genetik yardımı ile kanıtlanmış olduğunu da ifade eden Alpaslan-Roodenberg, Marmara Bölgesi’ndeki kazılarda ele geçen ilk çiftçilerin kemiklerini inceleyip, analiz ettiğini ifade ederek şunları söyledi:

* “2008’den beri Harvard ve Viyana Antik DNA laboratuvarları ile iş birliği içinde çalıştık ve bizzat her iki laboratuvarın bilimsel ekibinde resmi olarak yer aldım. 2014’ten itibaren Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerindeki bazı kazılardan Kültür Bakanlığının ilgili yönergesi doğrultusunda alınan küçük kemik örnekleri ile Viyana ve Harvard Antik DNA laboratuvarlarında en son metotlarla analiz edilmesiyle alınan sonuçlar geçtiğimiz günlerde Science Dergisinin son sayısında yayımlandı.

* Aynı sayıda birbiriyle ilişkili üç makale halinde yayımlanan Türkiye merkezli bu çalışmadaki iki baş yazardan birisi de benim. Türkiye ve komşu ülkeleri ile Balkanlardan çoğu antropolog ve arkeolog olan 200ün üzerinde yazarın katılımıyla yapılan bu çalışmada yalnızca Türkiyeden yaklaşık 35 müzeci ve akademisyen de yer aldı.”

TÜRKİYE’NİN ANTİK GENETİK PROFİLİ ORTAYA KONULDU

Songül Alpaslan-Roodenberg söz konusu çalışmada Anadolu’nun Neolotik döneminden, Osmanlı’ya kadar olan döneminin antik genetik profilinin de ortaya koyulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

* “Bu çok önemli araştırmanın analiz sonuçları Anadolu’ya Neolitik dönemde iki göç olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca Hint- Avrupa dil ailesinin köklerini genetik olarak araştıran bu çalışmada bu dilin kökenlerinin steplerde ve Kafkasyada olabileceğine dair işaretler vermekte.

* Enteresan bir bulgu ise Anadolu’da Tunç Çağı’na kadar olan sürede step kökeni olmamasıdır ki bu da Anadolunun kuzeyden gelebilecek göçlere neden açık olmadığı sorusunu da akla getirmektedir. Bu soruların cevabını da ancak yeni çalışmalar ve analizler net olarak verebilecektir.

* Çünkü Anadolu’da Tunç Çağında Hititler var ve bu insanlar da Hint-Avrupa dil ailesine giren bir dil konuşuyordu. Bu nasıl oldu? Bunu yeni çalışmalar belirleyecektir.”

“URARTU KÜLTÜRÜ’NÜN VAN MERKEZLİ OLDUĞU KANITLANDI”

Alpaslan-Roodenberg, tüm bu araştırma sonuçlarının yanı sıra bugüne kadar arkeologlarca da bilinen ancak genetik açıdan ilk kez kanıtlanan bir bulgunun ise Doğu Anadolu’da Van merkezli Urartu medeniyetinin, Levant ve Anadolu’dan köken aldığı olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

* “Van bölgesi örneklerinin analizi, Urartuların bölgedeki daha erken dönem toplumlarından geldiklerini ve Levanttan köken aldıklarını ispatlarken, Urartunun bugünkü Ermenistan’daki uzantılarından da alınan örnekler ise onların yerel kökenli ve step kökenli olduklarını göstermiştir.

* Bu da birkaç yüzyıl hüküm sürmüş olan Urartu kültürünün, Van merkezli ve bölgedeki yaygın bir kültür olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda Urartu yöneticilerinin merkez kökenli olup, yani Urartunun kurucularının Levant ve Van bölgesi kökenli olduğunu, bu kültürün bugünün Ermenistandaki uzantılarının ise oradaki bölge halkından ve steplerden köken aldığına önemle işaret eder. Bu sonuçlar Urartu’nun Ermenistan kökenli bir kültür olduğuna dair söylentileri de artık genetik açıdan doğrulamamaktadır.” DHA