Polis müdahalesi Anayasa’ya aykırı: Eylemcilere tazminat ödenecek
AYM, “Valilikçe belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü güzergahı kapsamında olmadığı” gerekçesiyle Ankara’daki memur eylemine polis eliyle …
AYM, “Valilikçe belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü güzergahı kapsamında olmadığı” gerekçesiyle Ankara’daki memur eylemine polis eliyle müdahale edilmesini Anayasa’ya aykırı buldu. Eylemcilere tazminat ödenecek. Benzer bir karar da Diyarbakır’daki bir basın açıklaması için çıktı.
Anayasa Mahkemesi Ankara’daki eyleme, izin alınmadığı gerekçesiyle polis eliyle müdahale edilerek engellenmesini Anayasa’ya aykırı buldu.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 3 Ağustos 2015 günü yapılacak toplu iş sözleşmesine ilişkin basın açıklaması yapmak ve görüşmelere katılacak konfederasyon heyeti ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na kadar yürüyüş gerçekleştirmek üzere AŞTİ karşısında bulunan pazar yerinde toplandı.
Kolluk görevlileri, toplanma alanı ve planlanan yürüyüş yolunun Ankara Valiliğince belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü güzergâhı kapsamında olmadığı gerekçesiyle yürümek isteyen gruba müdahale etti, biber gazı kullandı.
Anayasa Mahkemesi şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Yürüyüş yapılması planlanan güzergâhın Ankara’nın işlek caddelerinden birinde olmadığı, aksine ÇSGB binasına giden oldukça dar ara sokaklardan birinin seçildiği belirtilmiş ve bu mesafenin yaklaşık bir kilometre olduğu gözetilerek yürüyüşe engel olunmaması hâlinde trafiğin sadece kısa bir süre aksayacağı değerlendirilmiştir.
Kamuya açık bir alanda yapılan barışçıl bir gösteri yürüyüşünün engellenmesi, katılımcıların dağıtılması şeklindeki müdahale ile başvurucunun toplu şekilde gösteri yürüyüşü gerçekleştirme, pankart taşıma ve slogan atma yoluyla fikirlerini ifade etme hakkından mahrum bırakılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varmıştır.
HÜKÜM: TOPLANTI VE YÜRÜYÜŞ HAKKI İHLAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu:
- Başvurucu İbrahim Kara ve Belkıs Yurtsever’in kolluk memurlarının eylemleri yönünden insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutuna ilişkin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
- Başvurucu İbrahim Kara ve Belkıs Yurtsever’e taleple bağlı kalınarak 25.000 TL, başvurucu Şinasi Dursun’a 13.500 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
- Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
EYLEMCİ ÖĞRETMENE 10 BİN TL TAZMİNAT
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi Ergani’de öğretmen olarak görev yapan Ramazan Sümer’in başvurusunda da karar açıkladı. 30 Haziran 2017 günü 80 kişilik bir grup, devlet hastanesinde yaşanan cinsel taciz olayını protesto için basın açıklaması yapmak üzere hastane önünde toplandı.
Polis valiliğin yasaklama kararı nedeniyle basın açıklamasına izin vermeyeceklerini bildirdi, dağılın çağrısında bulundu. Valiliğin yasaklama gerekçesi, PKK/KCK terör örgütünün 2016 yılı Ağustos ayında Diyarbakır’da gerçekleştirdiği terör eylemleri, terör eylemlerinin devam etme ihtimalinin bulunması olarak gösterildi.
Uyarıya rağmen grup basın açıklamasını yaparak sesiz bir şekilde dağıldı. Ancak Ramazan Sümer’e, emre aykırı davranışta bulunduğu gerekçesiyle idari para cezası verildi. Mahkemeye yaptığı itiraz reddedilen Sümer Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme şu değerlendirmeyi yaptı:
“Somut olayda kamu otoritelerince kamu düzeninin bozulduğu ya da bozulma tehlikesinin varlığının ilgili ve yeterli şekilde somut olgularla ortaya konulamadığı ve mevcut yasaklama kararının hedeflenen amaç için gerekli ve amaca ulaşmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle Anayasa’nın 15. maddesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik Anayasa’nın 34. maddesinde belirtilen güvencelere aykırı bu müdahaleyi meşru kılmadığı, ayrıca Diyarbakır Valiliğinin geçerli olacağı süre ikinci bir emre kadar şeklinde belirlenen 17/8/2016 tarihli yasaklama kararı uyarınca verilen idari para cezasının olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olmadığı değerlendirilmiştir.”
Anayasa Mahkemesi şu hükmü kurdu:
- Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
- Anayasa’nın 34 maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
- Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ergani Sulh Ceza Hâkimliğine GÖNDERİLMESİNE,
- Başvurucuya 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.