Metin Lokumcu davası tanığı: Polis ‘Küçük Küba’ya geldik, burayı dağıtıp geleceğiz’ dedi
31 Mayıs 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Artvin’in Hopa ilçesine yapacağı ziyaret öncesinde çıkan olaylarda polisin gaz …
31 Mayıs 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Artvin’in Hopa ilçesine yapacağı ziyaret öncesinde çıkan olaylarda polisin gaz sıkması sonucu rahatsızlanan ve kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun davasına devam edildi. Duruşmada o dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan da sınık sıfatıyla ifade verdi. Duruşmada dinlenen bir tanık ise, eylemden önce bir polis memurunun telefonda, “Küçük Küba’ya geldik. Burayı dağıtıp geleceğiz” dediğini söyledi.
Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada daha önceki duruşmaya gelmedikleri için ifadeleri alınamayan sanıklar ve olayın görgü tanıkları dinlendi. CHP Milletvekilleri Ahmet Kaya ile Ali Öztunç, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu davaya katılım talebinde bulundu. Ancak, mahkeme milletvekillerin talebini kabul etmedi. Duruşmayı, Lokumcu’nun ailesi, avukatları, çok sayıda barodan temsilciler, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar takip etti.
“METİN LOKUMCU’YU TANIMAM AMA BAĞIRIP ÇAĞIRIYORDU”
Duruşmada dinlenen sanık polis memuru Muhammet Ulaşlı savunmasında, Erzurum’dan 75-80 kişi geldiklerini ve grubun içinde 4 tane gaz kullanan polis memuru olduğunu söyleyerek, gaz kullanma talimatını amir Erol Darcanlı’dan aldıklarını dile getirdi. Ulaşlı’nın ardından dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan sanık olarak savunmasını yaptı.
Miting alanında, vali, alay komutanı ve heyetle birlikte inceleme yaptıklarını anlatan Armağan, daha sonra Başbakan Erdoğan’ı karşılamaya gittiklerini ifade ederek şunları söyledi:
* Miting alanından başka bir alanda ayrı bir grubun toplandığı bilgisi geldi. Vali bey, Kaymakam beyi bakması için bilgilendirdi. Sonrasında olayların çıktığı bilgisi geldi. Sonrasında beni gönderdi Vali bey. Ben de gittiğimde taşlama olduğunu, TOMA’nın orada olduğunu gördüm. O sırada hastanede kalp krizi sonucu birisinin öldüğü bilgisi geldi. Ben Metin Lokumcu’yu tanımıyordum.
* Ama görüntülerde hareketli bir tavrı vardı. Bağırıp çağırıyordu. Grup dağılmayınca, müdahale emri verilmiş. Ben çok yerde görev yaptım, böyle bir taşlama görmedim. Hopa’daki bütün taşları toplasan bu kadar taş olmaz. Başbakan gidene kadar taş atıldı. Bu olaylarda Başbakan’ın koruma polisi ve 20’ye yakın memur yaralandı.
“KÜÇÜK KÜBA’YA GELDİK”
Olayın tanıklarından Kamil Ustabaşı, Hopa Dereleri Koruma Platformu’nun seslerini Başbakan’a duyurmak için 31 Mayıs’ta basın açıklaması yapılacağı çağrısında bulunduğunu anlatarak, meydana gittiğini söyledi.
Basın açıklamasının yapıldığı yerde çay ocaklarında oturduğunu ileri süren Ustabaşı, “Sabah saatlerinde kolluk kuvvetleri çay ocaklarında oturuyorlardı. Biz de çay ocaklarındaydık. Bir polisin telefon konuşmasına şahit oldum. Polis, ‘Küçük Küba’ya geldik. Burayı dağıtıp geleceğiz’ diyordu” ifadelerini kullandı.
Dönemin kaymakamı Abdullah Aktaş’ın “Gaz kullanma emrini ben verdim. Gaz stoklarımız bitti” diye yaptığı açıklamayı da hatırlatan Ustabaşı, “Basın açıklamasının yapıldığı yer, o zaman da bu zaman da basın açıklamalarının yapıldığı yerdir. İnsanlar yeni yeni gelmeye başlamıştı. Horonlar, halaylar çekilirken TOMA ve gazla saldırı oldu. Dumlupınar Caddesinde bulunan dükkanlara gaz bombaları atıldı. Camlar kırıldı. Hatırladığım kadarıyla Sonay Kotil isimli bir kadın gaz kapsülü ile kafasından yaralandı. İnönü Caddesi’nde de dükkanlara gaz atıldı ve bir dükkanın çatısında yangın çıktı. Sonrasında Metin hocanın ölüm haberini aldık” dedi.
“METİN HOCA, HALAY ÇEKENLERE NEDEN GAZ ATIYORSUNUZ DİYE SORDU”
Tanık olarak dinlenen Mustafa Özgüven ise, polisin attığı gazın kendisi ile Metin Lokumcu’nun arasına düştüğünü dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
* Bizim olduğumuz alanda büyükçe bir grup kasklı maskeli çevik kuvvet vardı. TOMA hiçbir uyarıda bulunmadan su sıkmaya başladı hemen aynı anda gaz atılmaya başlandı. Metin hoca polislerin yanına gidip ‘Ne yapıyorsunuz, neden halay çekenlere saldırıyorsunuz’ gibi uyarılarda bulundu. Ancak polis devam etti.
* Dumlupınar Caddesine insanlar kaçınca artık esnaflar da sokağa çıktı. Gaz bombaları artık fütursuzca atılmaya başlandı. Metin hocayla arama bir tanesi düştü. Gözüm zaten göremiyordu, zehir solumuş gibi nefes alamadan bir restorana kaçtım. Ben oradan kendimi kurtarmışım, şanslı çıkmışım yani. Bir çok yaşlı insan meydandan 300-400 metre mesafe uzaklıkta yerlerdeydi. Herkes dükkanlarına alıp yardım etmeye çalışıyordu.
“AMBULANSIN OLDUĞU YERE DE GAZ ATTILAR”
Olayın meydana geldiği meydanda büfe işlettiğini söyleyen tanık Osman Zeki Yakut, olayları dönemin Başbakan koruma müdürünün başlattığını ileri sürdü.
Çıkan olayları yatıştırmak için büyüklerin araya girdiğini söyleyen Yakut, “Bunlardan biri de Metin hocaydı. Üzerine defalarca gaz atıldı. Sonrasında da dükkanımın hemen yanında Metin hocanın dizlerinin üstüne çöktüğünü gördüm. Ambulansa bindirdiler. Ambulansın olduğu yere de gaz atıldı. Sonrasında da fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı ve ölüm haberi geldi. Metin hocanın ölüm haberi geldiğinde olaylar büyüyecekti ancak büyükler araya girdi. Fakat polis daha da şiddetlendi” dedi.