Lemi Bilgin: “Sanatta bağımsızlığı geçtik, kölelik sistemi getirdiler”
10 Mayıs’taki kritik toplantı öncesi SÖZCÜ’ye konuşan Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, “Sanat bağımsızdır falan bunları geçtik …
10 Mayıs’taki kritik toplantı öncesi SÖZCÜ’ye konuşan Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, “Sanat bağımsızdır falan bunları geçtik… Emekli sanatçılar neredeyse açlık sınırında maaş alıyor, ucuz işler yapmaktan imtina edenlerin tamamı sıkıntı içinde. Çalışanlar için getirilen yeni sistem de tam bir kölelik düzeni” dedi.
SÖZCÜ, 10 Mayıs’ta Çalışma Bakanlığı ile Memur Sen’in masaya oturacağı ve milyonlarca çalışanın özlük haklarını ve dolayısıyla refahını doğrudan etkileyecek toplantı öncesi sanatçıların durumuna ayna tutmaya devam ediyor.
Devlet Tiyatroları eski genel müdürleri Tamer Levent, Lemi Bilgin, Devlet Opera ve Balesi eski genel müdürleri Meriç Sümen, Rengim Gökmen, oyuncu Reha Özcan SÖZCÜ’ye çarpıcı bir tablo ortaya koydu.
Bugün Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, Türkiye’de sanatın, sanatçının özellikle de tiyatrocuların durumuna ilişkin önemli tespitler yaptı, çözüm önerileri sundu. İşte Lemi Bilgin’le yaptığımız mülakat:
“80’LERLE KIYASLANAMAZ BİLE”
Bir dönem milletvekili maaşı alan sanatçıların zor durumda olduğu yönünde ciddi veriler ortaya çıkıyor.. Sizin tespitleriniz nedir?
657’nin birinci maddesinde yer alan sanatçıların özlük hakları, özellikle maaş konusunda giderek oldukça geriye gitti. 80’li yıllarda hatta 90’ların başındakiyle kıyaslanamayacak kadar geriye gitti.
Bunu düzeltmek için çok çaba gösterdik. Tabi iki yol var. bir tanesi daha önce TRT’de olduğu gibi ek ödemeler, ek göstergelerini 6400 üzerine saptanması…
Bence daha önemlisi devlet memurları, yani ek göstergesi olanlar meslek hayatları boyunca müdür daire başkanı genel müdür muavini ve genel müdür olma şansına sahipler. Özellikle bürokraside… Dolayısıyla ek göstergelerin yanı sıra makam tazminatları alırlar. Oysa sanatçıların böyle bir şansı yoktur.
Örnek vermem gerekirse. 3600’dür sanatçıların göstergesi, genel müdürü muavininin de 3600’dür. İkisi de emekli olduğu zaman genel müdür muavininin tazminatından dolayı bir hayli fazla emekli maaşı alır. Arada bir uçurum var. Ciddi bir fark oluyor.
“ÇÖZÜM SANAT TAZMİNATI”
Onun için aslında yapılması gereken hem ek göstergelerin yükselmesi, hem de makam tazminatı yerine, bir sanatçı tazminatı konulması ve onun da emekliliğe sayılması, emekliliğe eklenmesi gerekiyor. Asıl önemli olan o… Tıpkı genel müdür muavinlerinde olduğu gibi emekliliğe de yansıyacak şekilde bu sanatçı tazminatının konulması gerekiyor.
Girdikleri gibi 35-40 yıl çalışıyorlar… Ama herhangi bir tazminat hakları olmuyor.
İdarecilik zamanımızda bir çalışma yaptık ama takıldı. Kültür Bakanlığı’nda da Maliye Bakanlığı’nda da takıldı. Pek iyileştirme yönünde bir olumlu bir düşünceyle karşılaşmadık. Yoksa bunları hazırlamıştık.
“SORUN SANATA BAKIŞ AÇISINDAN KAYNAKLANIYOR”
Türkiye’nin başka temel ihtiyaçları varken, bu konu lüks mü kaçıyor, bu bakış açısı mı tıkanmaya neden olan?
Hayır, sanat kurumlarına ve sanata bakış açılarından kaynaklandığını düşünüyorum.
“NEREDEYSE AÇLIK SINIRINDA MAAŞ ALIYORLAR”
Sanatçılar, emekli sanatçılar ne durumda…
Maddi olarak eskiye göre son derece düşük. Tabi teşvik vardı, şimdi onlara da kural getirmeye başladılar. Fakat emekli olduktan sonra maaş oranı ciddi olarak düşüyor. Onun için de bu sanat tazminatı gerekli. Neredeyse açlık sınırında emekli maaşı alıyorlar.
Bence emekli olup, dışarda herhangi bir iş yapmayan, daha doğrusu ucuz işler yapmaktan imtina edenlerin hemen hemen tamamı sıkıntı içinde.
“ÇOK AZININ SEÇME HAKKI VAR”
Ucuz iş derken dizileri mi kastediyorsunuz?
Sanatsal bir kaygıyla bir işe başlamak yerine maddi kaygıyla başlamak anlamında söylüyorum. Dizi de olabilir başka bir şey de olur.
Diziler maddi kaygıyla mı yapıyorlar oyuncular?
Çoğu arkadaşlarımızın, emekli olanların da çoğu tabi ki ciddi bir maddi getirisi olduğu için o anlamda yani… Çok azının seçme hakkı oluyor onun için söylüyorum. Dizi olsun dışarda çalışma olsun, başka işlerde çalışmak olsun… Düşük emekli maaşı alıyorlar.
“İNSAN HAKLARINA AYKIRI BİR SİSTEM”
Daha önemli bir şey var. Bu haktan da mahrum oldu Devlet Tiyatrosu… Yeni sözleşmeli bir şey çıkardılar. Adı 4b mi 4c mi neyse… Şöyle bir durum oldu…
Ben onu kölelik sistemi diye adlandırıyorum. Siz de Devlet Tiyatrosu’nda çalışıyorsunuz, ben de… Ben eski kadroyla çalışıyorum, siz bu yeni sistemle girdiniz.
Siz benim yarım kadar maaş alıyorsunuz. Aynı rolleri oynuyoruz. Hatta belki siz belki daha çok çalışıyorsunuz. Ama ben sizden iki kat maaş alıyorum. Ayrıca dört ikramiye, iki teşvik alma imkanım var. sizin hakkınız yok. Tayin haklarım var benim, sizin yok. Emeklilik hakkım var benim sizin farklı. Benim sosyal haklarım var sizin herhangi bir itirazda, her hangi bir şeyde sözleşmeni feshederim tehdidi altında çalışıyorsunuz. bu son derece kötü, neredeyse insan haklarına aykırı.
“SANAT BAĞIMSIZDIR, FALAN BUNLARI GEÇTİK”
Bu devletin buna ciddiyetle eğilip çözülmesi gereken bir sorun. Önce kadro probleminin çözülmesi lazım. Devlet Tiyatroları sanatçı olarak da teknik olarak da kendi kadrosunu kullanmalı. Böyle saçma sapan bir kölelik sistemi gibi sözleşme sisteminden çıkıp kadrosunu kullanmalı. Ek göstergeler tabi ki artırılmalı ve sanat tazminatı koyulmalı. Bu üç nokta önemli diye düşünüyorum. Bağımsızlığı falan onları bir şey söylemiyorum. Sanat bağımsızdır falan onları geçtik.