Kraliçe olmak için doğmamıştı, en uzun süre tahtta kalan isim oldu: Kraliçe 2. Elizabeth
8 Eylül Perşembe günü, akşam saatlerinde, Kraliçe 2. Elizabeth’in 96 yaşında hayatını kaybettiği açıklandı. Ölümü sadece Britanya’da değil, tüm …
8 Eylül Perşembe günü, akşam saatlerinde, Kraliçe 2. Elizabeth’in 96 yaşında hayatını kaybettiği açıklandı. Ölümü sadece Britanya’da değil, tüm dünyada ses getiren Kraliçe; 70 yıllık hükümdarlığıyla dünyanın en uzun süre tahtta kalan ismi oldu. Peki hem siyasî hem magazinel hem de kültürel alanlarda unutulmaz bir figür haline gelen Kraliçe Elizabeth’in taht macerası nasıl başladı? İşte, az bilinen yönleriyle Britanya monarşisinin ikonik ismi…
70 yıl süren bir taht macerası, 74 yıllık evlilik, 4 çocuk, 8 torun… Kraliçe 2. Elizabeth, sadece monarşiyi ve Britanya’yı değil, zaman zaman çatırdamalar olsa da koca bir aileyi de geride bıraktı. 96 yıllık yaşamına sayısız önemli an sığdıran Kraliçe Elizabeth’in aslında bir gün hükümdar olması, doğduğunda pek de beklenmiyordu. Ancak tesadüfler, beklenmedik olaylar onu monarşinin ikonik ismi haline getirdi.
Yıllar içinde; oğlu Prens Charles’ın yaptığı fırtınalı evlilik, gelini Diana’nın trajik ölümü, torunları William ve Harry arasındaki sürtüşmeler, bir diğer oğlu Prens Andrew ile ilgili çıkan taciz iddiaları; Meghan Markle’ın, ailesini hedef alarak verdiği röportaj; sağlık sorunları, krallığının yaşadığı sorunlar ve daha da önemlisi 74 yıllık eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’in kaybı ile mücadele eden Kraliçe, istirahat için gittiği Balmoral’da hayatını kaybetti.
Hiç şüphesiz Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümü Birtanya’da eşsiz bir dönemin sonunu getirdi. Peki tüm bu macera nasıl başlamıştı?
BEKLENMEDİK TAÇ
1952’de miras aldığı imparatorluğun bir gün başına geçeceğini muhtemelen kendisi de beklemiyordu. Amcası Edward’ın, boşanmış Amerikalı bir kadın olan Wallis Simpson ile evlenmek için tahttan çekilmesi ve ardından babası Kral 6. George’un henüz 56 yaşında hayatını kaybetmesi onu hiç beklemediği bir yola soktu.
OKULA GİTMEDİ
Elizabeth, York Dükü Prens Albert ve eşi Leydi Elizabeth Bowes-Lyon’un büyük kızı olarak dünyaya geldi. Prenses’in eğitimi, kızlarını bir mürebbiye olan Marion Crawford’a emanet eden annesi tarafından denetlendi. Genç yaşta monarşinin temsili haline gelecek olan Kraliçe, hiçbir zaman okula gitmedi. II. Dünya Savaşı sırasında, o ve kız kardeşi Prenses Margaret Rose, zamanlarının çoğunu Londra saldırısından güvenli bir şekilde uzakta geçirseler de krallığı hiçbir zaman terk etmediler.
1947’nin başlarında Prenses Elizabeth, ailesiyle birlikte Güney Afrika’ya gitti. Döndükten sonra da eskiden Yunanistan ve Danimarka Prensi olan Kraliyet Donanması’ndaki uzaktan kuzeni Teğmen Philip Mountbatten ile nişanlandığı açıklandı.
Evlilik 20 Kasım 1947’de Westminster Abbey’de gerçekleşti. Düğünün arifesinde kral olan babası, damada Edinburgh Dükü, Merioneth Kontu ve Baron Greenwich unvanlarını verdi. Londra’daki Clarence House’da ikamet ettiler. İlk çocukları Prens Charles, 14 Kasım 1948’de Buckingham Sarayı’nda doğdu.
TAKTIĞI TACI 70 YIL TAŞIDI
6 Şubat 1952’de babası Kral 6. George’un ölümünün ardından üç aylık bir tam yas dönemi tuttu ve inzivaya çekildi. Ancak yaz aylarında, Clarence House’dan Buckingham Sarayı’na taşındıktan sonra, hükümdarın rutin görevlerini üstlendi ve 4 Kasım 1952’de Parlamento’nun ilk devlet açılışını gerçekleştirdi. Ardından da 70 yıl sürecek kraliçeliği için 2 Haziran 1953’te Westminster Abbey’de tacını taktı.
Kraliçe olduğu haberini aldıktan sonra Kenya ziyaretinden hemen evine dönmüştü. Henüz sadece 25 yaşındaydı. Yıllar sonra kraliçe olmasıyla ilgili şu sözleri söyledi: “Bir bakıma çıraklık yapmadım. Babam çok genç öldü. Kraliçe olan kıza düşen büyük miras; ağır bir yüktü.”
SINIRLARINI AŞTI, MODERN MONARŞİYİ YANSITTI
Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkmasıyla birlikte 1948’de dünyaya gelen ilk oğlu Prens Charles da veliaht oldu ve 26 Temmuz 1958’de ‘Galler Prensi’ ilan edildi. Kraliçenin Charles’tan sonra üç çocuğu daha oldu: Prenses Anne, Prens Andrew ve Prens Edward.
Kraliçe Elizabeth’in en bilinen torunları veliaht olarak görülen William ve kardeşi Harry olsa da ilk torunu Prenses Anne’nin oğlu Peter Phillip’tir.
Kraliçe, sadece geleneksel bir anlayışla liderlik yapmadı. Monarşinin sınırlarını esnetti ve 1970’te kraliyet ailesinin ev yaşamının televizyonda yayınlanmasına izin verdi. 1978’de ise kız kardeşinin evliliğinin resmi olarak feshedilmesine göz yumarak, monarşinin modern rolüne giderek daha fazla dikkat çekti. Hatta kızı Prenses Anne de boşandı.
Ayrıca ülke bir durgunlukla mücadele ederken, kraliyet ailesinin yaşam tarzına duyulan kızgınlık artınca 1992’de Elizabeth, kişisel olarak muaf olmasına rağmen, özel geliri üzerinden vergi ödemeyi kabul etti.
LADY DIANA’YA OLAN TAVRI TEPKİ TOPLADI
Gerek monarşinin kuralları gerekse de 25 yaş gibi son derece erken bir yaşta tahta çıkması duygularını dizginlemede fazla olgunlaşmasını sağlayınca zaman zaman bu tavrı halktan tepkiler topladı. Özellikle de Prens Charles ve Lady Diana’nın ilişkileri boyunca sık sık sert bir şekilde eleştirildi.
Çiftin 1996’da boşanması bazıları tarafından modası geçmiş ve duygusuz olarak görülen kraliyet ailesine verilen desteği daha da sorgulattı. Diana’nın 1997’deki ölümünün ardından eleştiriler yoğunlaştı, özellikle de Kraliçe Elizabeth’in ulusal bayrağın Buckingham Sarayı üzerinde yarıya inmesine izin vermeyi reddetmesi dikkat çekti.
Ayrıca Galler Prensesi Diana’nın ölümünün hemen ardından, Kraliçe taziyelerinde duygusuz göründüğü için ağır bir şekilde eleştirilince, anketlerde yalnızca yüzde 38 monarşinin hayatta kalmasını beklediğini söyledi.
TÜRKİYE ZİYARETİ
Görev süresi boyunca, 110’dan fazla ülkeyi ziyaret eden Kraliçe Elizabeth, “dünyanın en çok seyahat eden devlet başkanı” unvanına sahip. Tahtta bulunduğu süre boyunca da 1971 ve 2008’de Türkiye’ye resmi ziyaretler gerçekleştirdi; Ankara, İstanbul, İzmir, Kuşadası ve Bursa gibi şehirleri gezdi.
TAHTTA 50. YIL
2002 yılında Elizabeth tahttaki 50. yılını kutladı. “Altın Jübile”nin bir parçası olarak İngiliz Milletler Topluluğu genelinde etkinlikler düzenlendi. 21. yüzyılın ilk on yılının ikinci yarısından itibaren, kraliyet ailesinin kamuoyundaki görüntüsü toparlandı ve Charles’ın 2005’te Camilla Parker Bowles ile evliliğine verilen onay ile halktan daha da sempati kazandı.
Nisan 2011’de Elizabeth, Charles ve Diana’nın büyük oğlu Galler Prensi William ile Catherine Middleton’ın düğününü kutlamak için aileye liderlik etti. Ertesi ay da Kral 3. George’u geçerek Britanya tarihinde Victoria’nın ardından en uzun süre tahtta kalan ikinci hükümdar oldu.
REKOR KIRAN SALTANAT DÖNEMİ
2012’de ise tahttaki 60. yılını kutlayan Kraliçe “Elmas Jübile”sini kutladı. 9 Eylül 2015’te Victoria’nın 63 yıl 216 günlük rekor saltanatını aştı.
Ağustos 2017’de Prens Philip, resmi olarak kamu hayatından emekli oldu, ancak resmi görevlerde yer aldı. Bu arada Elizabeth, bazı görevleri Prens Charles’a ve kraliyet ailesinin diğer üst düzey üyelerine devrederek kendi resmi görevlerini azaltmaya başladı, ancak Charles’ın küçük oğlu, Sussex Dükü Prens Harry ve eşi Meghan Markle, sansasyonel bir şekilde Mart 2020’de kraliyet rollerinden vazgeçtiklerini duyurdular.
KOCASININ CENAZESİNDE TEK BAŞINA KALDI
Son yıllarda çeşitli fiziksel aksiliklerle uğraşan ve Kraliçe Elizabeth’in 70 yılı aşkın bir süredir kocası olan Prens Philip, Nisan 2021’de hayatını kaybetti. COVID-19 pandemisinin getirdiği sosyal mesafe protokolleri nedeniyle Kraliçe, Philip’in cenazesinde St. George Şapeli’nde bir sırada tek başına oturdu.
Özellikle evliliklerinin ilk yıllarında inişli çıkışlı bir ilişkiye sahip olan çift, zaman zaman basına tatsız haberlerle de konu oldu. 1954’te bir dünya turu sırasında, Kraliçe, Philip’e bir çift tenis ayakkabısı ve bir raket fırlatıp, Avustralya’da paylaştıkları dağ evinden koşarken ve bağırırken görüntülendi. Kayıtlar daha sonra kraliyet basın sekreterine verildi. Olay hatta daha sonra Netflix’in meşhur dizisi The Crown’da da kurgulandı.
Yine de Kraliçe, Philip için ‘sevebileceğim tek adam’ diyerek Prens Philip’e olan aşkını her zaman dile getirdi.
ARTAN SAĞLIK SORUNLARI
Haziran 2022’de de İngiltere, Elizabeth’in tahttaki 70 yılını, “Platinum Jubilee” ile kutladı. Ne var ki Kraliçe’nin sağlık sorunları nedeniyle bu etkinliğe katılımı sınırlı oldu. Hatta bu süreçte hareket yeteneğini artırmak için bir golf aracı alındığı da basına yansımıştı.
Sağlık sorunlarıyla son dönemlerde dikkat çeken Kraliçe, özellikle de Boris Johnson sonrası başbakan olarak gelen Liz Truss’ı Buckingham Sarayı yerine, Balmoral’da ağırlaması endişeleri daha da artırmıştı.
EN BÜYÜK PİŞMANLIĞI
Kraliçe’nin özel sekreteri Lord Charteris, Kraliçe’nin en büyük pişmanlığının; 1966’da 144 kişinin ölümüne neden olan kömür kazasının yaşandığı Aberfan’ı ziyaret etmek için sekiz gün beklemek olduğunu söyledi.
Kraliçe’nin varlığı ve desteği Britanya halkı için her zaman son derece önemli oldu; özellikle de zor günlerde… Savaşlar, trajik ölümler, krizler ve son olarak corona virüsü pandemisi sırasında ulusa seslenmeyi hiçbir zaman ihmal etmedi.
Ancak sessiz kalmaya karar verdiği ve daha sonra bundan büyük pişmanlık duyduğu bir olay yaşandı: 1966’da Galler’deki küçük bir kasaba olan Aberfan’da tarihin belki de en yıkıcı maden kazası gerçekleşti. Kazada 116 çocuk ve 28 yetişkin öldü. Ve bu trajedide Kraliçe, kasabayı ziyarete hemen gitmedi.
Aberfan…
Kraliçe’nin bu hareketi onu sık sık ruhsuz ve donuk olmakla suçlayanların seslerini yükseltmesine neden oldu. Oysa Kraliçe sekizinci gün ziyaret etmeye karar verdiği olay için; “İnsanlar bana bakacak, bu yüzden belki de enkazda bulunabilecek zavallı bir çocuğu kaçıracaklar” diye açıklama yaptı.
Sekiz gün sonra nihayet yolculuğa çıktı ve kasabadaki yaslı ailelerle tanıştı.
Sir Mansel Aylward, ölen çocukları umutsuzca kurtarmaya çalışan kurtarıcılardan biriydi ve şunları söyledi: “Yüzü ağlayacakmış gibiydi, sonra parmağını gözünün kenarına götürdü ve gözyaşlarını tutamadı.”
ŞAŞIRTAN DETAYLAR
Kraliçe Elizabeth, sıra dışı yaşamıyla her zaman merak edilirken sık sık dizi ya da filmlere de konu oldu. IMDb’ye göre; Kraliçe, Netflix’in popüler dizisi The Crown’da oynayan Claire Foy ve The Queen’deki Elizabeth II rolüyle Oscar kazanan Helen Mirren de dahil olmak üzere yaklaşık 100 kez oyuncular tarafından canlandırıldı.
Onun da pek çok kişi gibi bir takma adı var. Çocukken adını doğru bir şekilde söylemekte zorlandığı için Lilibet diye seslenildi.
Kraliçe olarak bazı ayrıcalıklara tabii ki de shaip olan Elizabeth’in pek çoğumuz gibi seyahat etme kabiliyeti pasaporta bağlı değil, kendisinin bir pasaportu yok.
Sir Winston Churchill’den Boris Johnson’a, Majesteleri sadece 70 yıl liderlik yapmadı aynı zamanda hem bir tarihe tanık oldu hem de tarih yazdı. 15 başbakan gördü.
Sosyal hayatıyla sık sık dikkat çekti. Kraliçe, her yıl Buckingham Sarayı’nda 50.000’den fazla kişiyi ağırlıyordu. COVID’den önce çeşitli öğle yemekleri, akşam yemekleri, ziyafetler ve bahçe partilerinde binlerce insanı Saray’a davet eden misafirperver bir ev sahibesiydi.
Kraliçe, Kraliyet Ailesi adlı bir belgeselin yayınlandığı 1969 yılı dışında her yıl Noel’de ulusa seslendi.
Giyim konusundaki tercihleriyle zaman zaman eleştirilse de Kraliçe monarşi kurallarını her zaman önde tutan seçimler yapmaya dikkat etti. Hatta eteklerinin rüzgârda havalanmalarını önlemek için ağırlıklar koydu.
Lucian Freud, Cecil Beaton ve Annie Leibovitz’in çalışmaları da dahil olmak üzere Kraliçe’nin yaklaşık 1.000 resmî fotoğrafik ve boyalı portresi bulunuyor. 2005’teki 80. doğum gününde Kraliçe, Rolf Harris’in bir portresi için yeniden poz verdi ancak Harris bir dizi cinsel saldırıdan hüküm giydikten sonra, portre gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.
Kraliçe’nin ülkeye “tekrar görüşeceğiz” dediği corona virüsü salgını sırasındaki mesajı 24 milyon kişi tarafından görüntülendi.
YouGov tarafından yapılan bir anket, 2022’de monarşinin yüzde 62 oranda desteklendiğini ortaya çıkarırken, bu oranın on yıl önce yüzde 73 olmasına dikkat çekti.