Hizbullah’ın ölüm evi
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Küçükkavas Sokağı’nın duvarları rengârenk çiçekler ve resimlerle süslendi. 50 metrelik sokağın sonu ise görenleri …
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Küçükkavas Sokağı’nın duvarları rengârenk çiçekler ve resimlerle süslendi. 50 metrelik sokağın sonu ise görenleri ürkütüyor. Hizbullah’ın vahşet evi olan ve kaçırılıp domuz bağıyla katledilen 12 kişinin cesetlerinin bulunduğu iki katlı iki ayrı metruk yapı terörün izlerini halen taşıyor.
Girişi Balıkçılarbaşı Caddesi’nden başlayan ve uzunluğu 30 metreyi bulan Savaş Mahallesi’ndeki Küçükkavas Sokak ölüm sokağı olarak hafızalara kazındı. Hizbullah terör örgütünün mezar ev olarak kullandığı bu sokağın sonundaki 11 ve 13 Nolu iki katlı bitişik evin bodrumunda kaçırılıp işkenceyle sorgulanıp domuz bağıyla öldürülen 12 kişinin cesetleri 2000 yılının Şubat ayında bulundu. Öldürülenler arasında, kaçan güvercinlerini yakalamak için gittikleri ‘ölüm evi’nde Hizbullah tarafından sorgulanıp öldürülen 17 yaşındaki Ali Çelik ile 16 yaşındaki Ayetullah Dalgın da yer alıyordu.
KARA ÇARŞAF GİYDİRİP BUZDOLABI VE ÇEKYAT İÇİNDE KAÇIRMA
Evin boş olduğunu düşünen iki güvercin tutkunu, yüksek duvardan atlayıp evin bahçesine girmeleri sonları olmuştu. Bodrumda işkenceyle sorgulanıp öldürülenlerin gömüldüğünü gören iki çocuk, Hizbullahçı katillerce yakalandı. Gördüklerini mahallede anlatırlar korkusuyla ikisi de öldürüp diğer cesetlerle birlikte gömüldü.
Kara çarşaf giydirilerek el ve ağızları bağlandıktan sonra buzdolabı ve çekyat kanepeler içinde kaçırılıp bu iki eve getirilerek sorgulanıp aynı evin bodrumunda üst üste gömülen ve üzerlerine beton dökülen 12 kişinin cesetleri kazı çalışmalarıyla çıkarıldı.
BU EVDE 12 İNFAZ YAPTILAR TÜMÜ SERBEST KALDI
Bu infazları yapan faillerin tamamı 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki Hizbullah ana davasında yargılandı, ancak tümü daha sonra serbest bırakıldı. Ölüm evi olarak hafızalara kazınan bu iki ev halen metruk yapı olarak duruyor. Alkol ve madde bağımlılarının girişini engellemek için bu iki evin ana giriş kapılarına duvar örüldü.
HENDEK ÇATIŞMALARINDA DA AĞIR HASAR GÖRDÜ
İki evin ana giriş kapısının tam karşısındaki 1466’da Akkoyunlular Okçu Birliği Komutanı Hoca Ahmed tarafından yaptırılan Kavas-ı Kebir Cami ise terör örgütü PKK’nın çukur ve hendek olaylarında büyük zarar gördü. Cami aslına uygun biçimde restore edilerek ibadete açılırken, tam karşısındaki iki ölüm evinin kurşunlarla delik deşik olan duvarları ise PKK ile güvenlik güçleri arasındaki hendek çatışmalarının ağır izlerini taşıyor. Cesetlerin çıkarıldığı dönemde ağır hasar gören bu iki ev, çukur ve hendek olaylarında da ciddi zarar görmesine rağmen halen yetkiler tarafından yıkımı veya ıslah edilmesine yönelik hiçbir girişimde bulunulmaması çevre sakinlerini de tedirgin ediyor.
GİRİŞİ OTANTİK ANCAK SONU KORKU DOLU
Sokağın girişini çiçeklerle süsleyen çevre esnafı sokağın içine bıraktıkları masa ve tabureler ile duvarları çiçeklerle süsleyip otantik bir görünüm verse de girişi huzur veren, ancak sonu korku dolu sokak turlarla gelen ziyaretçileri de bir o kadar ürkütüyor. Çevre esnafı bu iki ev ile ilgili yetkili mercilerin acil karar almasını bekliyor. Evin karşısındaki tarihi camiyi ziyarete gelen tarihseverler, tam karşısında Hizbullah’ın ölüm evi olduğu gerçeğini öğrenince de şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Esnaflar, “Sur’da 6 mahalle yerle bir oldu, devlet milyonları harcayıp tescilli yapıları restore edip onardı. Hasarlı yapıların tamamı yıkıldı. Bu iki evi yıkmak çok mu zor?” diye tepki gösterdiler.