Gar katliamının üzerinden 7 yıl geçti: Göz göre göre geldi, asıl failler soruşturulmuyor
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan 10 Ekim Ankara gar katliamının üzerinden 7 yıl geçti. Davanın avukatları ise …
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan 10 Ekim Ankara gar katliamının üzerinden 7 yıl geçti. Davanın avukatları ise gerçek faillerin soruşturulmaması, soruşturmanın genişletilmemesi nedeniyle şikayetçi.
10 Ekim 2015’te Ankara garı önünde gerçekleşen canlı bombalı saldırısında 103 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmıştı.
Katliamın ardından başlayan dava ise hâlâ sürüyor. Avukatlar ise asıl faillerin yakalanmadığı, istedikleri belgelerin mahkemeye getirilmediği ve soruşturmanın genişletilmediği konusunda şikayetçi.
“EN ÖNEMLİ TALEPLERİMİZ İNATLA REDDEDİLİYOR”
Davayı takip eden avukatlar, katliamın 7. yılında bir açıklama yaparak dava sürecini detaylı bir şekilde anlattı.
Avukatların açıklamasında 7 yıldır süren süreçte katliamın gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasına yönelik hukuki çabanın karşılık bulmadığı, katliamda rolü bulunan ve failleri azmettirenlerin gizlenmeye çalışıldığı ifade edilerek, “Yargılama boyunca bu çerçevede mahkemeye sunduğumuz gerçek faillerin açığa çıkarılmasına yönelik taleplerimizden en önemlileri inatla reddediliyor.” denildi.
KAMU GÖREVLİLERİNE TEK BİR SORUŞTURMA AÇILMADI
Açıklamada ayrıca Kabul edilen kimi taleplerin ise ilgili kurumların ilgisiz cevapları nedeniyle dosyayı aydınlatmada yetersiz kaldığı belirtildi.
Bütün bu dirence karşın 7 yılda dosyaya gelen binlerce evraktan ortaya çıkan bazı saklanamaz gerçeklerin de olduğu kaydedilen açıklamada, “Bunca gerçek ve somut deliller ortadayken, IŞİD’in örgütlenmesine ve faaliyetlerine dokunmayarak ve hatta delilleri gizleyerek açıkça suç işleyen kamu görevlilerine ise bugüne kadar tek bir soruşturma dahi açılmasına müsaade edilmedi.” ifadeleri kullanıldı.
“EMNİYET TARAFINDAN BİLİNİYORDU FAKAT ÖNLENMEDİ”
Avukatlar, dava sürecinde ortaya çıkan ve katliamın gerçekleşmesine zemin oluşturduğunu düşündükleri bazı gerçekleri şu şekilde sıraladı:
* IŞİD örgütlenme ve faaliyetlerinin 2012’den itibaren Emniyet tarafından bilindiği, katliam faillerinin adım adım izlendikleri, yaptıkları her şeyden yıllardır devletin haberdar olduğu,
* Katliamın hemen öncesinde miting gibi toplanmalara canlı bomba saldırısı olabileceğine dair 60’dan fazla istihbarat bulunmasına rağmen Ankara Emniyetinin bu istihbaratları dikkate almadığı,
* Katliam öncesinde ve sonrasında yıllarca örgütün sınır emiri olarak görev yapan İlhami Balı ve ekibinin sınırda örgüt militanlarının ve bombaların geçişini sağlarken askerlerle her türlü pazarlık yaptığı,
* Halen firari olan ve kırmız bültenle aranan katliam faillerinden Nusret Yılmaz’ın yurtdışından 2 kez Türkiye’ye iade edilmesine rağmen serbest kaldığı,
“YERİ TESPİT EDİLMESİNE RAĞMEN YAKALANMADI”
* 2015’te Türkiye’deki IŞİD katliamlarını organize eden ve hakkında yakalama kararları bulunan Yunus Durmaz’ın yeri ve telefonu tespit edilmesine rağmen yakalanmadığı,
* Katliam sanıklarından Ahmet Güneş’in üzerinden bir esiri infaz ettiklerine dair görüntüler çıktığı halde tahliye edilerek Suriye’ye kaçıp yeni katliamlar örgütlemesini sağladığı,
* Gaziantep’te tüm katliam faillerinin buluştuğu ve IŞİD’in eğitim ve faaliyet merkezi olarak kullandığı derneklerin faaliyetleri bilinmesine rağmen yıllarca militan yetiştirilmesine göz yumulduğu,
KATLİAMDAN 10 GÜN ÖNCE BOMBA MALZEMESİ ALDI, İŞLEM DAHİ YAPILMADI
* Yıllarca çatışma bölgelerinde eşleriyle birlikte kalan, nöbet tutan, örgütten maaş alan, eğitim çalışmaları yapan kadınların beraat ettirildiği,
* Ebu Zeyneb kod adlı IŞİD’linin katliamın talimatını verdiği halde yargılamaya dahil edilmediği,
* En önemlisi canlı bombaları Ankara’ya getirenlerden Yakub Şahin hakkında katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi aldığı ihbar edilmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığı, hakkındaki ihbar evraklarının da dava dosyasından çıkarıldığı, böylece delillerin gizlendiği ve mahkemeden saklandığı ortaya çıktı.