Erdoğan’ın ‘sığınmacılara kapımız açık’ sözlerine vatandaştan yanıt: Neyin peşindeler de göndermiyorlar?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki sığınmacılar için “Kapımız açık onlara, ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz” sözlerine vatandaştan tepki …
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki sığınmacılar için “Kapımız açık onlara, ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz” sözlerine vatandaştan tepki geldi. SÖZCÜ’ye konuşan yurttaşlar, “Vallahi kapı açık olmasın, olan bize oluyor. Neyin peşindeler de göndermiyorlar? Bir an önce gönderilmelerini istiyoruz” sözleriyle isyan etti.
Kamera: Sinan TUNÇ
Mart ayında “Mültecileri göndermeyeceğiz” diyen, Nisan ayında ise “Gönüllü ve onurlu geri dönüş” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra da 1 milyon Suriyelinin memleketlerine dönmesini sağlayacak projeyi hayata geçireceklerini söylemişti. Erdoğan son olarak 9 Mayıs’ta yaptığı konuşmada sığınmacılarla ilgili olarak, “Kapımız açık onlara, ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Muhalefetin ısrarla, ‘İktidara geldiğimizde memleketlerine göndereceğiz’ söylemi karşısında iktidarın sık sık söylem değiştirmesi dikkat çekti.
SÖZCÜ muhabiri, İstanbul’da sığınmacıların en çok yaşadığı ilçelerin başında gelen Bağcılar’da vatandaşa mikrofon uzattı, “İktidar sözcüleri sığınmacılarla ilgili son olarak “Kapımız açık, ev sahipliğine devam edeceğiz…” dedi. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?” diye sordu. Verilen yanıtlar şöyle oldu:
Levent Kaya
“MENFAAT OLMASA BURADA TUTMAZLAR”
Levent Kaya: “Biz artık bunlardan bıktık. İktidar da bunu görsün, taban istemiyor. Neyin peşindeler de göndermiyorlar? Bir an önce gönderilmelerini istiyoruz. Bıktık artık. İllallah ettik. Bence menfaatleri olduğu için göndermiyorlar. Menfaat olmasa burada tutmazlardı. Ben ne yapmaya çalıştıklarını anlamıyorum.”
“KAPININ ÖNÜNDEN BİLE GEÇİRTMEM”
Atilla Timsah: “(Ben olsam) Kapının önünden bile geçirmem. Bırak kapıyı açıp eve sokmak, kapının önünden bile geçirtmem.”
Özge Kurt
“ÇIKAR İLİŞKİSİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Özge Kurt: “Ben bu konuda kesinlikle iktidara katılmıyorum. Kesinlikle gitmeleri gerekiyor. Gitsinler ki biz de artık ülkemizde rahat yaşayalım. (Sizce neden iktidar tarafından yapılan açıklamalarda söylem değişikliği oluyor?) Çıkar ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Çıkar ilişkileri olduğu sürece bu söylemler her zaman değişecek.”
“KAPI AÇMAYLA OLMUYOR BU İŞLER”
Zafer Karacı: “Kapılarını açsınlar o zaman, bizim kapımız kapalı. Yeterince açık kaldı bence. Kapının açık olmasına da gerek yok, öyle ya da böyle geliyorlar zaten. Bu konuda politikanın bir an önce düzeltilmesi gerekiyor bence. Kapı açmayla olmuyor bu işler. Bence artık planlı geri dönüş başlatılmalı. Onlar da insan sonuçta. Oraya düzgün bir proje yapılıp gönderilmeli. Türkiye’nin asıl büyük projesinin o olması lazım.”
Leyla Baş
“ARTIK MAYMUN GÖZÜNÜ AÇTI”
Leyla Baş: “Gelecek seçimler kaybedecekler, bundan eminiz. (Sizce neden iktidar tarafından yapılan açıklamalarda söylem değişikliği oluyor?) Hep çelişkili konuşuyor zaten. 1 milyon sığınmacıyı gönderse ne yazar? Bugün onlar buradan ev satın alıyor, biz alamıyoruz. Hep çelişkili konuşuyor, insanlara teselli veriyor ama biz bunlara kanmayız. Artık maymun gözünü açtı. İnsanlar bunun farkında ve bu seçimi ona kaybettireceğiz.”
Gülüşan Yılmaz
“HER KONUDA ARKASINDAYIM, O KONUDA DEĞİLİM”
Gülüşan Yılmaz: “Bence o konuda yanlış düşünüyor. Her konuda arkasındayım ama o konuda arkasında değilim. Ülkemiz eski döneme dönmeli. Eski huzurumuza dönmeliyiz. Cumhurbaşkanıma sesleniyorum, lütfen sığınmacıları bir an önce memleketlerine göndersin.”
“BİZE İBAN YOLLUYORSUN, ONLARA EV YAPIYORSUN”
Türkay Tutkun: “Yanlış. Artık yeter, misafirlik bir yere kadar. Kapı madem açık, geri gidenin tekrar alınmaması lazım. Burada kiralar pahalıyken iktidarın onlara orada ev yapması yanlış. Bize iban veriyorsun, onlara ev yapıyorsun…”,
“ARTIK GINA GELDİ”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Vallahi kapı açık olmasın, olan bize oluyor. Biz nerede yaşıyoruz? Kendi memleketimizde yaşamıyor muyuz? Onun için hiç istemiyoruz, hiç kusura bakmasınlar. Artık gına geldi; yeter, yeter, yeter…”