Diyabet önlenebilir mi?
Çocukluk çağında görülen Tip 1 diyabetin geriye döndürülebilir bir sağlık sorunu olmadığını belirten Prof. Dr. Osman Erk, “Ancak küçük büyük …
Çocukluk çağında görülen Tip 1 diyabetin geriye döndürülebilir bir sağlık sorunu olmadığını belirten Prof. Dr. Osman Erk, “Ancak küçük büyük herkesi tehdit eden Tip 2 diyabet yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenebilen bir hastalıktır” dedi.
Günümüzde bulaşıcı olmayan küresel bir salgın hastalık olarak nitelendirilen diyabet, yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da yaygın görülüyor. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, sinsice ilerleyen ve önemli sağlık sorunlarına yol açan bu hastalıkla ilgili önemli noktalara değindi. İşte açıklamaları.
Prof. Dr. Osman Erk
Açlık kan şekerinin normal olması, diyabet olmadığı anlamına gelmez
Tip 1 diyabet ömür boyu insülin almayı gerektirir. Tip 2 diyabet ise önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Erken dönemde açlık kan şekeri normal olabilir. Açlık glikoz tayininin yanı sıra, tokluk glikoz tayinleri önemlidir. Açlık kan şekerinin normal olması diyabet olmadığı anlamına gelmez. Normal açlık kan şekerinin üst limiti 100 mg/dl’dir. Açlık kan şekeri ile birlikte insülin düzeyi de ölçülmelidir. Açlık durumunda ölçülen insülinin 5 mg/dl’den az olması idealdir. 100 mg/dl ile 126 mg/dl arasındaki kan şekeri değerleri, kanda HbA1c tayini ile birlikte değerlendirilmelidir. HbA1c, son 3 aylık kan şekeri ortalamasını gösteren çok önemli ve değerli bir biyokimyasal tetkiktir.
Nasıl korunabiliriz?
Tip 2 diyabet uzun bir süreç (5-15 yıl) sonrası ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu süreç içinde yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun diyet, hastalık gelişmesini kesinlikle önleyebilir. Glisemik indeksi ve glisemik yükü düşük, kalorisi uygun, sebze ağırlıklı bir diyet hastalığın gelişimini önleyebildiği gibi, hastalığın ilk dönemlerinde bu süreci geriye döndürebilir. Başta beslenme ve egzersiz olmak üzere yaşam tarzı değişiklikleri kan şekeri yüksekliği ile birlikte kişide var olan yüksek tansiyon, yüksek trigliserit ve kolesterol düzeylerini ve bünyede var olan inflamasyonu (iltihaplanma) normale döndürebilir.
Genetik geçişli midir?
Şeker hastalığının genetik bir hastalık olduğu, asla önleyemeyeceği düşüncesi doğru değildir. İnsanların genetik yapılarının yüzde 99’u uzun yıllar aynı kalmasına rağmen şeker hastalığının salgın ve yaygın bir hastalık hale gelmesi, genetik faktörlerden çok yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Şeker hastalığının ortaya çıkışında obezite, stres, bağışıklık sistemi-sindirim sistemi ile ilişkili bozukluklar, çevresel toksinler ve vücuttaki genel inflamasyon önemli rol oynar. Özetle genetik yapı tip 2 diyabet için risk faktörüdür, fakat hastalığın tüm dünya ölçeğinde çok hızla yaygınlaşması sadece genetik risklerle açıklanamaz. Genler, diyabet silahını doldurur fakat tetiği çeken çevre ve yaşam biçimidir. Dış çevreden ve içeriden gelen etkiler genleri tetikleyerek diyabetin çıkmasına kolaylaştırır veya zorlaştırır.
Hangi hastalıklara yol açar?
Diyabet bütün kronik hastalıkların ana nedenidir. Kontrol altına alınmazsa hayati tehlike yaratabilir. İste yol açtığı rahatsızlıklar.
■ Kalp ve damar hastalıklarının eş değeridir.
■ Diyabet-hipertansiyon birlikteliği sık görülür. (yüzde 75)
■ Erişkinlerde en sık körlük sebebidir.
■ Hastaların yüzde 70-80’inde karaciğer yağlanması, az kısmında karaciğer sirozu vardır.
■ Alzheimer riskini 4 kat artırır.
■ Depresyon ve duygu durum bozukluğuna yol açar. (yüzde 50)
■ Kronik böbrek yetmezliğinin en sık nedenidir.
■ Kanser ve enfeksiyon riskini artırır.
■ Beyin hastalıklarına, el ve ayaklarda his kaybına yol açar.
■ Cinsel ilişki bozukluğuna neden olur.
■ Felç riskini 3-4 kat artırır.
Sadece ilaçlarla düzelmez
Tip 2 diyabet; antidiyabetik ilaçlar ve/veya insülin ile tedavi edilirken risk faktörlerinin düzeltilmesi, yaşam tarzının değiştirilmesi, beslenmenin uygun hale getirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması ve stres halinin sonlandırılması da gerekir. Bu etkenler değiştirilmeden yapılacak ilaç ve insülin tedavisi, hastada ortaya çıkacak inme ve kalp krizi gibi komplikasyonları asla önlemeyecektir. Rafine karbonhidrat; yüksek fruktozlu mısır şurubu içeren gazlı içecekler; aşırı doymuş yağ ve trans yağ tüketirken ilaçların fazla bir olumlu etkisi ortaya çıkmayacaktır.