Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,4810

EURO

36,4043

ALTIN

2.960,81

BIST

9.367,77

“Çok ağır bir tablo yaşıyoruz”

Ülkede tutuklamaların erken infaza, gözaltıların gözdağına dönüştüğünü belirten Erinç Sağkan, “Siyasi eylem ve siyasi kişilerle ilgili …

“Çok ağır bir tablo yaşıyoruz”

Ülkede tutuklamaların erken infaza, gözaltıların gözdağına dönüştüğünü belirten Erinç Sağkan, “Siyasi eylem ve siyasi kişilerle ilgili yargılamalarda siyasi baskı var. AİHM kararları uygulanmıyor, hakim ve savcı korkuyor” dedi.

2022-2023 Adli Yılı açılış töreni Yargıtay’ın ev sahipliğinde yeni binasında yapıldı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Avukat Erinç Sağkan törende yaptığı konuşmada yargının içerisinde bulunduğu sorunların yanı sıra avukatların yaşadığı sorunları aktardı. Törende yapılan bütün konuşmalar televizyondan canlı yayımlanmasına rağmen, Sağkan’ın konuşmasına yer verilmedi. Yani sansürlendi. Konuşması sansürlenen TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Son bir yıl içerisinde hukukun üstünlüğünden iyice uzaklaşıldığı ve maalesef ki Türkiye’de hukuka olan güvenin, tarihin en düşük seviyesine geldiği bir adli yıl geçirdik” dedi. Nedenini sorduğumda şunları söyledi:

HUKUKA GÜVEN TARİHİN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE: 167 bin 59 avukatın çatı örgütü TBB’nin Başkanı Avukat Erinç Sağkan, “Türkiye’deki en önemli başlık yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanmasıdır” dedi.

SONUÇLARI KÖTÜ OLACAK

■ Örneğin bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)  kararlarının tanınmaması  ve uygulanmaması sebebiyle AİHM ve Bakanlar Komitesi tarihinde Azerbaycan’dan sonra ikinci kez Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlattı . 11 Temmuz’da verdiği kararla da mahkemenin kararının uygulanmadığına kesin olarak hükmetti. Şimdi bu bir yargı sorunudur. Çünkü siyasetçilerin bunu tartışmasının dışında AİHM  kararını  uygulamayan yerel mahkemeye  baktığımızda bu bir yargı problemidir her şeyden önce. Çünkü uygulamayan merci bir mahkeme. Haliyle bu çok ağır bir tablodur ve bunun sonuçlarının da ülkemiz açısından çok çok ağır olabileceği bir takvimsel sürecin de başladığını biliyoruz.

YENİ BİR SÜREÇ BAŞLADI

■ İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede, Anayasamıza aykırı olarak çıkıldı. Bu aynı zamanda kadına dönük şiddetle mücadeleden uzaklaşıldığını ortaya koydu. Anayasa’nın açık hükümlerine uyulmayarak buna Danıştay’ın da ‘dur’ dememesiyle yeni bir sürecin başladığını görüyoruz. Bu yarın  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden (AİHS) de bir gecede çıkılabileceğinin ve yargının da buna ‘dur’ demeyeceğinin kötü bir  örneğidir.

GÖZALTILAR GÖZDAĞI

■ Tutuklamaların cezaya ve erken infaza, gözaltılar gözdağına dönüşüyor. İfade hürriyetinin yargı eli kullanılarak kısıtlandığı bir süreci yaşıyoruz. Hak ihlallerine, özgürlüklerin ihlaline ‘dur’ demesi gereken yargı, ülkemizde hak ihlallerinin yaratılmasında araç haline getirildi. O yüzden, Türkiye’de hukuk sistemi çok kara bir tablo halindedir. Bu kara tablonun örneklerle gölgesinde yeni adli yıla girdik.

■ Sedat Peker’in açıklamalarıyla ilgili olarak,  ben Ankara Barosu Başkanıyken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbar niteliğinde başvuru yaptım. Üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen halen tarafımıza verilen bir bilgi yok. Yani nasıl bir işlem yürütüldü, ne yapıldı, ne araştırıldı, ne toplandı, hiçbir bilgi alamıyoruz. Haliyle bu durumun temeli yargıya duyulan güvensizliğin bir basamağı.

Yargıya en büyük zararı kendi mensubu veriyor

Erinç Sağkan, siyasi eylem ve siyasi kişilerle ilgili yargılamalarda ‘siyasi baskı’ bulunduğunu belirtti. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan ilk derece mahkemesinin hakiminin bakan yardımcısı yapılarak taltif edildiğini kaydeden Sağkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargıya zararı en başta kendi mensubu veriyor. Bir Cumhuriyet savcısı çok fazla konuşulur durumda. 2018’de mesleğe başladığı söylenen, tecrübesi henüz yeterli olmayan bir savcının-hukukun üstünlüğünü bir kenara bıraktık- mevcut yasal düzenlemelerin tamamen dışında uygulamalar yaptığını, tutuklamaya sevk ettiğini görüyoruz. Bunu düzeltmeye kalkan hakimin -tutuklama sebeplerinin olmadığını açıkça kararında yazdığı halde- kendini adli kontrol hükümlerini uygulamak zorunda hissetmesi aslında o mahkemenin de baskı altında olduğunu gösteriyor. Çünkü bir hukukçu olarak o kararı okuduğumuzda kişinin kaçma, delilleri karartma şüphesi bulunmadığı açıkça belirtildikten sonra bir dosyada adli kontrol uygulayamazsınız ama baskı o kadar ağır hissediliyor ki mahkeme heyeti tutuklama kararını kaldırırken kendini bir şekilde koruma altına almak için ev hapsiyle bunu dengelemek gibi bence çok büyük bir hataya imza atıyor.”

Savcılar korku yaşıyor

Hakimlik teminatı sağlanamadığı müddetçe de tam anlamıyla bağımsız bir yargı sisteminden bahsetmenin mümkün olamayacağını kaydeden TBB Başkanı, “Cumhuriyet savcılarının şu anda yaşadığı temel kaygı, bir sabah kalktıklarında mesleklerinin ellerinden alındığı gibi bir güne uyanmak. Bu çok ağır bir korkudur” dedi.

Yayınlanma süreci Cumhurbaşkanlığı denetiminde geçti

Yargıtay’ın ev sahipliğinde yapılan adli yıl açılış töreninin video kayda alınması ve yayınlanma sürecinin Cumhurbaşkanlığının gözetim ve denetiminde geçtiğini, konunun Yargıtay’la hiçbir şekilde bir ilgisi bulunmadığını anlatan TBB Başkanı Erinç Sağkan yaşanan sansürü söyleyen anlattı:

DURUMUMUZUN İLANI OLDU

“Bu konudaki tüm yayın ve kayıt işlemleri Cumhurbaşkanlığı tarafından yapıldı. Bize daha öncesinde sinyal bilgilerinin verileceği söylenmişti ancak ısrarla istememize rağmen tarafımıza ulaştırılmadı. Aynı zamanda bulunduğumuz ortamda hiçbir şekilde internet ve telefon hatları çekmediği için oradan bir yayın yapma şansımız da olmadı. Her türlü kamera girişi de yasaktı. Yaptığım konuşmada Türkiye’nin içerisinde bulunduğu yargı sorunlarının bu günden başlamadığını, çok geçmişten beri geldiğini ancak çözülmesine dönük somut  politikaların geliştirilmediğini  ifade ettim.  Bir ideolojiyi, bir dönemi hedef almadım. Bizim bugün ifade hürriyeti, adil yargılanma hürriyeti, basın özgürlüğü gibi eleştirdiğimiz konularda ne durumda olduğumuzun 1 Eylül’de de ilanı gibi üzücü bir durum oldu diyebilirim.”