Cinayete kurban giden ünlüler
Hepsi birer yıldızdı, çoğu gençti. Kimi eski sevgilisi, kimi saplantılı bir hayranı, kimi eski bir çalışanı kimi ise babası tarafından öldürüldü. İşte cinayete kurban giden ünlüler…
Sharon Tate: Yönetmen Roman Polanski’nin eşi, ABD’li aktris Sharon Tate, Ağustos 1969’da misafirleri Abigail Folger, Jay Sebring, Wojciech Frykowski ve Steven Parent ile birlikte Charles Manson liderliğindeki tarikat üyeleri tarafından kendi evinde saldırıya uğradı.
Sharon Tate
Katiller, dört kişiyi öldürdükten sonra 8 aylık hamile olan 26 yaşındaki oyuncuyu vahşice bıçakladı ve ölüme terk etti. Tate, boynunda uzun bir ip ve vücudunda 16 ölümcül bıçak darbesiyle son nefesini vermiş halde bulundu.
Ertesi gün ise Los Angeles’ın zengin isimlerinden Leno-Rosemary LaBianca çifti de tarikat üyeleri tarafından öldürüldü.
Katliama imza atan Susan Atkins, Patricia Krenwinkel ve Charles Tex Watson idam cezasına çarptırıldı ancak daha sonra Kaliforniya’da idam cezası kısa süreliğine kaldırılınca cezaları ömür boyu hapse çevrildi. Cinayetler sırasında gözcülük yapan Linda Kasabian‘a tanıklığı karşılığında dokunulmazlık verildi.
Susan Atkins hapishanede yakalandığı beyin kanseri nedeniyle 24 Eylül 2009 tarihinde öldü. Krenwinkel ve Watson hâlâ hapishanede. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan sapkın tarikatın lideri Charles Manson, 2017 yılında 83 yaşında kolon kanseri nedeniyle cezaevinde öldü.
Charles Manson
Charles Manson’ın ideolojisinin özünde “Helter Skelter” adını verdiği ve takipçileri tarafından işlenecek bir dizi şiddet suçuyla ateşleneceğine inandığı kıyametvari bir ırk savaşına olan inancı yatıyordu. Manson, cinayetler işleyerek ve bunları Afrikalı Amerikalılar tarafından işlenmiş gibi göstererek bu ırk savaşını kışkırtabileceğini düşünüyordu.
Roman Polanski ile Sharon Tate, 1968 yılında evlenmişti.
Charles Manson’ın ayrıca kendisini ve müzikal isteklerini reddettiğine inandığı eğlence sektörüne karşı kişisel bir kan davası vardı.
Sharon Tate
Sharon Tate, Manson’ın Hollywood ile ilişkisi nedeniyle hedef aldığı bir aktristi.
Bob Crane: ABD’li aktör Bob Crane, 29 Haziran 1978 günü Arizona’daki dairesinde, birkaç gündür yanında kalmakta olan arkadaşı John Henry Carpenter tarafından ölü bulundu.
Kafasında darp izi, boynunda elektrik kablosu vardı.
Polisler odada cinsel aktivite yaşandığını, oyuncunun kafasına tripodla vurulduğunu düşünüyordu.
Odada Bob Crane’in çeşitli kadınlarla cinsel ilişkiye girdiği yüzlerce fotoğraf ve video da bulundu.
Cinayet masası dedektifleri, 50 yaşında hayat veda eden Bob Crane cinayetiyle ilgili olarak John Henry Carpenter’a odaklandı.
Çünkü Carpenter’ın şiddet geçmişi vardı ve Crane ile amatör porno filmler çektiği önü sürülüyordu.
John Henry Carpenter
Ancak onu suça bağlayan hiçbir fiziksel kanıt yoktu ve soruşturma boyunca masum olduğunu öne sürdü. Yıllar boyunca hiç kimse suçlanmadı ve Bob Crane’in cinayeti faili meçhul olarak kayıtlara geçti.
Bob Crane’in ölümü televizyon dünyasında önemli bir etki yarattı çünkü o dönemde popüler ve sevilen bir figürdü.
Crane en çok 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında çok seyredilen “Hogan’s Heroes” adlı dizide Albay Robert Hogan rolüyle tanınıyordu.
Rebecca Schaeffer: 21 yaşındaki oyuncu Rebecca Schaeffer’in oturduğu evin ziline 18 Temmuz 1989 günü Robert John Bardo tarafından uzun uzun basıldı.
Rebecca Schaeffer
Schaeffer kapıyı açtığında Bardo onu tabancayla göğsünden vurdu. 21 yaşındaki genç kız hastaneye kaldırıldı, ancak kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
Robert John Bardo, “My Sister Sam” adlı popüler sitcom’da 44 bölüm boyunca Patti karakterini canlandıran Rebecca Schaeffer’ı televizyonda gördükten sonra takıntı haline getirmiş, cinayet öncesi birkaç ay boyunca onu takip etmişti.
Robert John Bardo
Birinci derece cinayetten hüküm giyen Bardo, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Rebecca Schaeffer
Yargılama sırasında katilin, genç kızın ev adresini öğrenmek için özel bir dedektiften yardım aldığı ortaya çıktı. Rebecca Schaeffer’in ölümü, ABD’de özellikle ünlüler ve tanınmış kişiler için kişisel bilgilere erişimi düzenleyen yasalarda değişikliklere yol açtı.
Phil Hartman: Saturday Night Live programındaki skeçleriyle şöhret olan 60 yaşındaki Phil Hartman, 28 Mayıs 1998 sabahı uyuşturucu ve alkol bağımlısı eşi Brynn Hartman tarafından tabancayla öldürüldü.
Phil-Brynn Hartman
40 yaşındaki Brynn, cinayetin ardından arkadaşı Ron Douglas’ın evine gitti, kocasını öldürdüğünü söyledikten sonra kendini banyoya kilitleyip kafasına bir el ateş ederek hayatına son verdi.
Phil Hartman, Saturday Night Live programındaki skeçleriyle tanınmıştı.
Polis raporlarına göre Brynn geç saatlerde arkadaşlarıyla birlikte içki ve uyuşturucu almaya gitmiş, döndüğünde eşiyle hararetli bir tartışma yaşamıştı.
Cinayet ve intiharından ardından geride çiftin çocukları Sean (1987 doğumlu) ve Birgen (1992 doğumlu) kardeşler kaldı…
John Lennon: Efsanevi müzisyen ve The Beatles grubunun kurucularından John Lennon, 8 Aralık 1980 günü eşi Yoko Ono ile birlikte New York’taki evlerine doğru yürürken hayranı Mark David Chapman tarafından silahlı saldırıya uğradı.
John Lennon
Sırtına dört mermi isabet eden Lennon kaldırıldığı hastanede öldü.
Chapman olay yerinde tutuklandı. İkinci derece cinayetten suçlu bulundu. Halen cezaevinde ömür boyu hapis cezasını çekiyor.
John Lennon’ı öldüren Mark David Chapman, cinayet için farklı gerekçeler sundu. En yaygını, J. D. Salinger’ın “Çavdar Tarlasında Çocuklar” romanına olan takıntısıdır.
Chapman, kitabın kendi yabancılaşmasının ve toplumla ilgili hayal kırıklığının bir yansıması olduğuna ve Lennon’ın ünlü bir halk figürü olarak dünyada nefret ettiği her şeyi temsil ettiğine inanıyordu.
John Lennon-Yoko Ono
Chapman ayrıca Lennon’ı öldürerek kötü şöhrete ulaşacağına ve kendisinin de ünlü olacağına inanıyordu. Günlerce müzisyeni takip etmiş ve hatta cinayet gününün erken saatlerinde bir de ondan imza almıştı.
John Lennon’ın kaybı pek çok açıdan Beatles için bir dönemin sonu anlamına geliyordu, zira 1970’te zaten bir kez dağılmışlardı ancak hayranları arasında her zaman yeniden bir araya geleceklerine dair bir umut vardı.
The Beatles
Lennon’ın öldürülmesiyle bu umut kesin olarak tükendi. Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr kendi solo kariyerlerini sürdürdü.
Dominique Dunne: “Poltergeist” filmindeki rolüyle tanınan Amerikalı bir oyuncu Dominique Dunne, 30 Ekim 1982 günü eski erkek arkadaşı John Thomas Sweeney tarafından saldırıya uğradı.
Dominique Dunne
Sweeney, Dunne’un evine geldi ve aralarında bir tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine genç kızı bilincini kaybedene kadar boğdu, baygın halde bırakarak olay yerinden kaçtı.
John Thomas Sweeney
Dunne hastaneye kaldırıldı, ertesi gün beyin ölümü gerçekleşti, birkaç gün sonra yaşam destek ünitesinden çıkarıldı ve vefat etti. Dunne, Sweeney’den ilişkileri sırasında kendisine fiziksel ve duygusal tacizde bulunduğu için ayrılmıştı.
John Thomas Sweeney tutuklandı ve cinayetle suçlandı. Kasten adam öldürmekten suçlu bulundu ve altı buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak cezasının sadece üç yılını çektikten sonra serbest bırakıldı.
Marvin Gaye: Amerikalı şarkıcı, söz yazarı ve yapımcı Marvin Gaye, 1 Nisan 1984’te, 45. doğum gününden bir gün önce babası tarafından öldürüldü.
Marvin Gaye
Aile evinde gerçekleşen cinayet öncesi baba-oğulun, Gaye’in uyuşturucu kullanması ve mali konularla ilgili şiddetli bir tartışma yaşadığı öne sürüldü.
İki Grammy ödüllü müzisyeni tabancayla öldüren Marvin Gay Sr. birinci dereceden cinayetle suçlandı ancak “Gaye kanser olduğu için onu vurmamı istedi” iddiasıyla kasıtsız adam öldürmekten altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1998 yılında öldü.
Marvin Gay Sr.
Tupac Shakur: Rapçi ve aktör Tupac Shakur, 7 Eylül 1996’da Las Vegas’ta arkadaşı Suge Knight ile bir boks maçını izlemeye gitmişti. Kırmızı ışıkta durdukları sırada yanlarına bir otomobil yanaştı ve araç içinden ateş açıldı. Shakur göğsünden, leğen kemiğinden ve sağ elinden olmak üzere birçok yerinden yara aldı.
Tupac Shakur
Hastaneye kaldırılan ve ameliyat edilen rapçi 13 Eylül 1996’da 25 yaşında öldü. Tupac Shakur cinayeti hâlâ çözülemedi. Ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair birçok teori ve spekülasyon var.
Selena
Selena: Selena olarak bilinen Latin şarkıcı ve söz yazarı Selena Quintanilla-Pérez, 31 Mart 1995 günü Teksas’ta, zimmetine para geçirmekle suçladığı eski çalışanı Yolanda Saldivar ile hayran kulübünün mali kayıtlarını görüşmek üzere bir araya geldi.
Yolanda Saldivar
Toplantı sırasında Saldivar, Selena’yı sırtından vurdu. Atardamarı kopan 23 yaşındaki şarkıcı hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Yolanda Saldivar cinayetten suçlu bulundu ve şu anda ömür boyu hapis cezasını çekiyor.
Gianni Versace
Gianni Versace: İtalyan moda tasarımcısı Gianni Versace, 15 Temmuz 1997 günü Andrew Cunanan adlı bir seri katil tarafından Miami Beach’teki malikânesi Casa Casuarina’nın merdivenlerinde silahlı saldırıya uğradı.
Vücuduna iki kurşun isabet eden 51 yaşındaki modacı kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
27 yaşındaki Andrew Cunanan, Versace’yi hedef almadan önce en az dört kişiyi daha öldürmüştü. Cinayetin ardından kaçan Cunanan, sekiz gün sonra Miami Beach’te intihar etmiş olarak bulundu.
Notorious B.I.G
Notorious B.I.G.: ABD’li rapçi Notorious B.I.G., 9 Mart 1997’de Los Angeles’ta bir otomobilden açılan ateş sonucu ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Notorious B.I.G. bir saat sonra can verdi. Biggie Smalls olarak bilinen 24 yaşındaki rapçi, Vibe dergisi tarafından düzenlenen bir partiye katılmıştı. Cinayetin faili ya da failleri hâlâ yakalanamadı.