Çevre dernekleri pes etmiyor: Akkuyu için bu kez de AYM’ye başvurdular
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası, ÇED ve üretim lisansı olmadığı gerekçesiyle Akkuyu Nükleer …
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası, ÇED ve üretim lisansı olmadığı gerekçesiyle Akkuyu Nükleer Santrali yapımının durdurulmasına ilişkin açtığı davanın Mersin 2. İdare Mahkemesi tarafından reddedilip, İstinaf ve Danıştay aşamalarından da geçmesinin ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası, “ÇED ve üretim lisansı olmadığı gerekçesiyle Akkuyu Nükleer Santrali yapımının durdurulmasına ilişkin açtığı davanın Mersin 2. İdare Mahkemesi tarafından reddedilip, İstinaf ve Danıştay aşamalarından da geçmesinin ardından, “Adil yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkı, mülkiyet hakkı ve gelecekteki muhtemel yaşam hakkı ihlallerinin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi” talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
AKKUYU DÜNYADA TEK ÖRNEK
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri’nin Adana Barosu’na kayıtlı gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, yaptığı açıklamada, dünyada bir ülke topraklarında (Türkiye), mülkiyeti ve yönetimi başka bir ülkeye (Rusya) ait olan ilk ve tek nükleer santral projesi Akkuyu’nun, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük halk sağlığı ve milli güvenlik tehdidi olduğunu öne sürdü.
İsmail Hakkı Atal, Akkuyu’nun, aktif bir fay hattı üzerinde, deniz suyu sıcaklığı, ısı adası etkisi, orman yangınları , iklim krizi ve santral işletiminde etrafa yayılacak radyoaktif gazların hesap edilmeden “Uydurma bir ÇED raporu” ile inşa edilmeye çalışıldığını iddia ederek, Akkuyu’nun Türkiye’nin geleceğini tehdit ettiğini kaydetti.
Avukat İsmail Hakkı Atal
REAKTÖR BİNMEDEN ZEMİN ÇATLADI, YILDIRIM DÜŞTÜ TRAFO YANDI
İsmail Hakkı Atal, konuyla ilgili açıklamasında, “Ancak üzerine 56 bin tonluk reaktör ağırlığı binmeden çatlayan betonuyla , bir yıldırım düştüğünde yangın çıkan trafosuyla , zemin kotunun altına inşa ettikleri binalara su basmasını engelleyemedikleri geri kalmış mühendislik bilgisiyle, Rusya, nükleeri beceremiyor. Türkiye ise Rusya’ya ayak uyduran liyakatsiz bürokrat kadrolarıyla, santrale ön lisans vererek ÇED’i ve üretim lisansını hükümsüz hale getireceğini hesaplayamıyor. Akkuyu’nun şekli hukuki prosedürünü dahi temin edemiyor.” ifadelerini kullandı.
Atal, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“EPDK, hükümsüz hale gelen ÇED’i ve üretim lisansını kurtarmak için bu defa Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin md.12/5 -d fıkrasını 24.02.2017 tarihinde alelacele değiştirdi. Bu değişiklikle ön lisans +ÇED+Üretim Lisansı sırasına göre gitmesi gereken işlemler silsilesi, “Nükleer santral özelinde ön lisans başvurusu yapılırken ÇED’in kuruma sunulması gerektiği” şeklinde ( ÇED + ön lisans ) değiştirilmişse de, bu değişiklik de ÇED’i kurtaramadı.
Zira EPDK’nın hatalı olarak verdiği ön lisans tarihi 25.06.2015 iken, md. 12/5-d mevzuat değişikliği ise 24.02.2017’ydi. Liyakatsiz kadroların bu defa hesap edemediğiyse, her idari işlemin, işlem tarihinde, her davanın ise açıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre çözümleneceğine dair hukukun en temel ve evrensel kuralıydı.
AKKUYU’NUN ÇED VE ÜRETİM LİSANSI YOK
Bu nedenle Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri , Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası olarak ÇED’i ve üretim lisansı olmayan Akkuyu Nükleer Santrali’nin durdurulmasına ilişkin açtığımız dava Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin E:2020/524, K:2020/1180 sayı ile reddedilip istinaf ve Danıştay aşamalarından da geçtikten sonra, “Adil yargılanma hakkı ihlali , mahkemeye erişim hakkı ihlali, mülkiyet hakkı ihlali ve (İhtiyatlılık ve öngörülebilirlik ilkeleri gereğince) gelecekteki muhtemel yaşam hakkı ihlali tespiti ve yargılamanın yenilenmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Rusya devletine ait nükleer santralin yapıldığı topraklarda yatan dedelerimizin kemikleri sızlarken, en büyük halk sağlığı ve milli güvenlik tehdidi Akkuyu Nükleere hayır… Ülkemizin ve gezegenin geleceği için nükleere hayır.”