Bakanlık ilçedeki uranyum tehlikesine linkle cevap verdi
Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde MTA tarafından 1970-1982 yılları arasında işletilerek kaderine terk edilen ve günümüze kadar rehabilite edilmeyen …
Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde MTA tarafından 1970-1982 yılları arasında işletilerek kaderine terk edilen ve günümüze kadar rehabilite edilmeyen uranyum maden ocaklarının tarım arazileri üzerinde olumsuz etkisi olup olmadığını Meclis gündemine taşındı.
Manisa’da yıllardır kentin Çernobil’i olarak nitelendirilen Köprübaşı ilçesinde 1970-1982 yılları arasında MTA tarafından işletilen ve daha sonra rehabilite edilmeden kapatılarak kaderine terk edilen uranyum maden ocaklarını CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen geçtiğimiz aylarda TBMM gündemine taşımıştı.
CHP Manisa Milletvekili Başevirgen, Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi (JRC) Radyoaktivite Çevre İzleme(REM) grubunun yayınladığı grafiklerde 26-27 Nisan 2022 tarihlerinde Avrupa’da en yüksek radyasyonun Manisa’da tespit edilmesinin ardından bir soru önergesiyle Köprübaşı ilçesindeki uranyum madenlerini TBMM’de tekrar gündeme getirmişti.
CHP’li Başevirgen konuyla ilgili mayıs ayıda mecliste bir araştırma komisyonu kurulması teklifinin ardından, kapanan uranyum madenlerinin tarım arazileri üzerindeki olumsuz etkileri konusunda Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından cevaplanmak üzere soru önergesi yöneltti.
BAKANLIKTAN İKİ AY SONRA LİNKLİ CEVAP
CHP’li Başevirgen, yaklaşık 40 yıl önce rehabilite edilmeden kapatılan uranyum maden ocaklarının tarım arazileri ve ürünleri üzerindeki olumsuz etkileriyle alakalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na şu soruları yöneltmişti:
“Manisa’da bulunan ve artık işletilmeyen uranyum madenlerinin tarım arazilerine olan olumsuz etkileri ile ilgili bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmışsa sonuca ilişkin rapor kamuoyu ile paylaşılmış mıdır? Paylaşılmamışsa gerekçesi nedir? Bu madenlerin hava, toprak, yeraltı suları ve bitkileri maruz bıraktığı radyasyonun tarımsal ürünlere etkileri araştırılmış mıdır?
Özellikle tütün, zeytin ve çilek için U-238 bozunma döngüsünde açığa çıkan radyoaktif izotoplar açısından birikme değerlendirilmesi yapılmış mıdır? Sonuçlara dair veriler nelerdir? Manisa’da üretilen tütün, çilek ve zeytinin tüketilmesinin oluşturduğu riskler nelerdir?”
Bakanlık ise verdiği cevapta TENMAK ve Nükleer Denetleme Kurumu’na ait resmi internet sitelerinin linkini vererek şu ifadelere yer verdi: “2014 yılında MTA, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK-mülga Türkiye Atom Enerjisi Kurumu), Eti Maden ve AFAD ekiplerince bahse konu bölgelerde gerçekleştirilen çalışılmalarda toprak, su ve bitki örnekleri alınmış, ayrıca Köprübaşı geneline yerleştirilen detektörlerle rutin radyasyon ölçümleri yapılmıştır.
Alınan numunelerin analiz sonuçları ve yapılan radyasyon ölçümlerinde anormal değerlere rastlanmamış olup, elde edilen tüm sonuçlar TENMAK’in internet sitesinde yayımlanmıştır. Radyoaktivitenin insan sağlığı ve çevreye etkisinin takibine yönelik ülkemiz genelinde yapılan çalışmalara Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) resmi internet adresinde yayımlanmakta olan Çevresel Radyoaktivite Atlası (https://www.ndk.org.tr/cevresel-radyoaktivite-atlasi) belgesinden ulaşılabilir.”
“BAKANLIK MANİSA’NIN ÇERNOBİL’İNE DUYARSIZ”
Bakanlığın verdiği cevapta sordukları soruların hiçbirine cevap bulamadıklarını söyleyen CHP’li Başevirgen, çevresinde çocukların oynadığı, tarım arazileri, yerleşim yerleri ile Gediz Nehri’ne akan derelerin bulunduğu uranyum madenlerinin yıllardır Köprübaşı ilçesini tehdit ettiğini ifade etti.
27-28 Nisan tarihlerinde Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Köprübaşı ilçesinde tespit edilmesine karşın bakanlığın duyarsız kaldığını dile getiren CHP’li Başevirgen şu ifadelere yer verdi: “Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26 ve 27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranı Manisa Köprübaşı’nda tespit edilmişti.
Çünkü 1970-1980 arasında orada bir uranyum madeni işletildi. Daha sonra tesis işletme sahası, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakıldı. Belli aralıklarla bölgede yüksek radyasyon ölçümleri elde ediliyor. Uzun süredir bilim insanları tarafından bölgedeki bu tehlikeye dikkat çekiliyor ve önlem alınması isteniyor.
Köprübaşı ilçesi civarında var olan uranyum yataklarından dolayı Gediz Nehrinin bulunduğu havza içinde nehir, dere, çay ve yeraltı suları ile tarım yapılan alanlara kadar radyasyonun taşınması söz konusu olabilir. Nehrin aktığı hat üzerinde özellikle Menemen, Manisa, Turgutlu ve Salihli yerleşim merkezleri arasında yetişen tarım ürünlerine ve dolayısıyla insanlara transferi de kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla buradaki radyasyon sadece o yörede yaşayan insanları değil, aynı zamanda nehir boyunca yerleşik bulunan yerleşim alanlarını da etkileyecektir.
Yöre halkı kanser riski ile karşı karşıya. Yıllardır bilinen tehlike hala önemsenmiyor. Uranyum ocaklarının tarım arazilerine ve üretilen tarım ürünlerine olan olumsuz etkileri, üretilen tütün, çilek, zeytin ve diğer tarla bitkilerinin toprak vasıtası ile ne miktarda radyasyon tuttuğu, tüketilmesinin insan sağlığı üzerinde oluşturduğu riskler hala belirsiz. Bakanlık Manisa’nın Çernobil’ine duyarsız kalıyor. Bakanın bile bilgi vermekten kaçındığı böylesine ciddi bir konuda araştırma komisyonunun kurulması artık zorunlu hale gelmiştir.”