Annesinin çırağı olarak başladı
Bugünün unutulmaya yüz tutmuş örücülük mesleğinin zamana direnen son temsilcilerinden Ergun Kartal, özel iğnesiyle atmaya kıyılamayan elbiselerin …
Bugünün unutulmaya yüz tutmuş örücülük mesleğinin zamana direnen son temsilcilerinden Ergun Kartal, özel iğnesiyle atmaya kıyılamayan elbiselerin yırtığını, deliğini zahmetli bir uğraşla eski haline çeviriyor.
Ergun Kartal, Türkiye’de sayıları gittikçe azalan örücülük mesleğini mega şehir İstanbul’da yaşatan usta ellerden biri. Teknolojiye karşı mesleğini yaşatmaya çalışan Ergun Usta 60 yaşında. Elbiselerde oluşan sigara yanığı ve çivi gibi cisimlere takılma sonucu oluşan yırtılmaları kumaşın dokusuna uygun biçimde tamir ederek o hasardan iz bırakmıyor.
İstanbul’un çeşitli semtlerinde terzilik yapan Kartal, son olarak Beykoz’daki dükkanında kıyafetlerin ömrünü uzatıyor. Annesinin çırağı olarak mesleğe adım atan Ergun Kartal atölyesinde kumaş ve iğneyle geçen 60 yılını anlattı.
“TÜRKAN ŞORAY, EDİZ HUN, TARIK AKAN GELİRDİ”
Mesleğe 2,5 yaşında başladığını, annesinin üzerinde oynadığı Singer marka dikiş makinesi olduğunu, sonraki yıllarda Nazmi ve Şener adında ustaların yanında çıraklığa devam ettiğini ifade eden Kartal, ancak 1980’de ısmarlama devrinin kapandığını dile getirdi.
1980 öncesinde sanatçı Türkan Şoray, Ediz Hun, Tarık Akan gibi sanatçıların dükkanlarına gelen ünlüler arasında yer aldığını belirten Kartal, “Çıraklık dönemimde onlara yaklaşamıyorduk ama güzel insanlardı.” dedi.
“PSİKOLOG GİBİ”
Terzilerin bir bakıma psikolog gibi olduğunu ifade eden Kartal, “Terzilerin, müşterinin psikolojisini ölçmesi lazım. Terziler kaba, sinirli olamaz. Terziler naif olurlar. Yani terzi her zaman müşteriyi hoşnut bırakmak zorundadır. Bunun için her zaman diyorum ki birçok işi bir arada yapıyorum. Çıraklığım terzilikten geldiği için mesleği bırakamıyorum. Örücülük de yapıyorum.” diye konuştu.
Ustasının hayatında çok büyük yeri olduğunu dile getiren Kartal, ustasının makası, makinesi ve yüzüğünün hâlâ kendinde olduğunu belirtti. Kartal, “Örücülük farklı bir şey. Güzel bir takım elbisemiz var. Bir yeri delindi, sigara düştü. Bir cama veya çiviye takıldı. Onu kendi içinden onarıyorsunuz.” dedi.
İstanbul’da bu mesleği sürdüren son 3-4 kişinin olduğunu anlatan Kartal, Beyoğlu’nda birçok ustanın çorap ördüğünü de aktardı.
Kartal şöyle konuştu:
“Eskiden Beyoğlu’nda kadın çorapları bulamazdınız. Yumurta şeklinde taşlarımız vardı bizim. Onda kadın çoraplarını örerlerdi Beyoğlu’nda. Değerliydi. Şimdiki gibi böyle naylon değildi. Kaldır at değildi. Onun için oralarda biz bunları mesleğin içinde öğrendik. Trikoda da kaçığınız var. Onu tamir ediyoruz. Ben aslında neslimin son örneğiyim ve kalmadık diyorum. Buradan herkese sesleniyorum. Diyorum ki öğrenin. Çünkü ileride size üniversite hiçbir şey vermeyecek. Buradan okulu kötülemiyorum. Okumayı kötülemiyorum. Ama meslek de öğrenin bir yerlerde. Terzi, marangoz, su tesisatçısının yanında işe girersen… Bunlar çok değerli meslekler. El emeğiyle yapılan mesleklerin hepsi çok değerlidir.”
“KIYAFETLERİ YENİLİYORUZ”
Mesleğini icra ederken kullandığı ekipmanlarıyla ilgili bilgi veren Kartal, örücülükte çok ince iğne kullandığını, ipek ip ve hassas iplik kullandıklarını aktardı.
Örücülüğün inceliklerini anlatan Kartal, “Örücülükte, kumaşın içinden alıyorsun malzemeyi. Pantolonu paçasından çekersin, ceketin içinden çekersin. Onu oraya o iplikleri tekrar monte ediyorsun. Çok ince, eski kumaşlar ama bunları birebir aynı yapmaya çalışırken yüzde 80-90, başarıya ulaşıyoruz. Bire bir dersek, insanlardaki beklentiyi çok yükseltiriz. Bir tek iğneniz var örücülükte, kaçıkta da.” dedi.
Yıpranan kıyafetleri yenilediklerini dile getiren Kartal, vatandaşların kıyafetlerini atmak yerine ördürdüğünü söyledi. Kartal sözlerine şöyle devam etti:
“Her şeyi atarak çoğalamıyoruz. Yeni bir elbise aldınız. Ciddi bir para verdiniz. Oturduğunuz sandalyede çivi vardı. Deldi. Kaldırıp atacak mıyız? Yenileyeceğiz. Avrupa’da yaşayanlar giysilerini hep tamir ettiriyor. Zengin müşterilerim var. Hiçbir şeylerini atmazlar. Bugün çok ciddi markalar var dükkanımda. Bunların hiçbirini atmıyorlar. Deriyi varsa tamir ettirir. Her şeyi atarak bir yere gelemiyoruz. Onun için örücülük mesleği çok güzel. Ama yapabilene.”
Meslek liselerinin önemine değinen Kartal, “Bizim meslekte 30-35 yaşında bir çırağımız yok. Ne terzilikte ne örücülükte. Artık hiç kimse çalışarak yani bir makinenin başında oturarak değil, altında arabayla gezerek para kazanmak istiyor.” dedi.