Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,4861

EURO

36,2614

ALTIN

2.957,64

BIST

9.367,77

Kitapları 25 dile çevrilen ödüllü edebiyatçı Nedim Gürsel: Türkiye acilen çoğulcu sisteme geri dönmeli

Usta edebiyatçı Nedim Gürsel, İZKİTAP’ın onur konuğu oldu. Gürsel hem Türkiye ile ilgili hem de önümüzdeki genel seçimlere yönelik …

Kitapları 25 dile çevrilen ödüllü edebiyatçı Nedim Gürsel: Türkiye acilen çoğulcu sisteme geri dönmeli

Usta edebiyatçı Nedim Gürsel, İZKİTAP’ın onur konuğu oldu. Gürsel hem Türkiye ile ilgili hem de önümüzdeki genel seçimlere yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Nedim Gürsel… Edebiyatın usta ismi… 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ardından, özgürce yazabilmek için Fransa’ya yerleşti. 50 yılda 53 kitabı yayımlandı. Yerleşik olarak Paris’te yaşıyor ama bir ayağı daima Türkiye’de. Dahası, dünyayı adım adım arşınlıyor. Çünkü o bir gezgin. Nazım Hikmet’in, “Yürek çağırmasa bu yolculuklar olmazdı” sözünden ilham aldığı coşkuyla dünyayı geziyor. Gezi kitaplarını da edebiyatın ayrılmaz bir parçası olarak tasarlıyor. Kendisiyle hem kitaplarını hem Türkiye’yi hem de siyaseti konuştuk… İşte röportajımız…

Gürsel, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce gerçekleştirilen İZKİTAP’ta onur konuğuydu. Plaketini Başkan Tunç Soyer’den aldı.

‘ÖMRÜM TÜKENİYOR’

Son üç kitabınızın isimleri bana manidar geldi. “Son Yolcu”, “Son Fasıl” ve “Ölüm Aklımdasın.” Bu dünyayla vedalaşırcasına… Neden böyle?

Yaş aldıkça hayatımın biraz arkada kaldığını, önümdeki yılların azaldığını fark ettim. Belki o duyguyla yazılmış kitaplar. “Son Fasıl”da beni etkilemiş olan sanatçıların, yazarların son yıllarını nasıl yaşadıklarını anlattım. Bunu, onların izlerini sürerek, yaşadıkları kentlere giderek yaptım. “Son Yolcu” ise bir roman. Yaşlı bir yazarın genç bir kadınla tutkulu aşkını anlatıyor. Azınlıklar konusuna da değiniyor.

YİNE BİR ÖLÜM TEMASI

Geçen hafta çıkan kitabınız “Ölüm Aklımdasın” okuyuculara ne anlatıyor?

Onun adı da “Son Çare” olabilirdi. “Ölüm Aklımdasın” biraz karamsar bir başlık. Alt başlığı da “Memento mori.” Bu, eski Roma’dan kalma bir deyim. İmparator, zafer dönüşü Roma’da alkışlarla karşılanıyor, fakat bir köle onun kulağına bu deyimi fısıldama görevini yapıyor. Anlamı, “Öleceğini anımsa.” Dünya edebiyatında ölüm temasını inceleyen bir deneme kitabı. Osmanlı İmparatorluğu kültüründe de bir yandan “Padişahım çok yaşa” sloganı akla gelse bile, diğer yandan “Mementum mori”ye benzer bir söylemi görüyoruz… Evet, Osmanlı’da “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sözü, bu anlayış ve geleneğin bir başka versiyonu. Osmanlı, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra Bizans’tan ve Roma’dan bir hayli etkilendi. Fatih, evrensel bir imparatorluğun mirasını edindiğinin bilincinde bir padişahtı.

İYİMSER KİTABI YOLDA

Peki sıradaki kitabınızda neler var?

Şimdi iyimser bir kitap geliyor. “Özgür Türkiye” adıyla çıkacak. O kitapta, Fransız medyasında yayımlanan yazılarımın Türkçelerinin yer aldığı siyasi yazılar var. Bunu da Türkiye’nin yakın geleceğiyle ilişkilendirebiliriz. Çünkü 20 yıldır iktidarda olan AKP, umarım Mayıs’ta yapılması beklenen seçimde başımızdan gider.

‘İMAJIMIZ ÇOK KÖTÜ’

2002 yılında Le Monde gazetesinde yazdığınız bir yazıda, dinsel söylemle demokrasinin bağdaşmayacağının altını çizmiştiniz. Bugün ne görüyorsunuz?

Zaman beni haklı çıkardı. Türkiye’de hala ve hiç olmadığı kadar sistematik biçimde dine dayalı siyaset uygulanıyor.

Değindikleriniz Batı için Ortaçağ’da kaldı…

Evet. Bu çağda bu anlayış komik oluyor. Avrupa’dan bakınca Türkiye’nin imajı çok kötü. Üstelik giderek Neo Ottomania (Yeni Osmanlıcılık) denilen söylem ağır bastı. Ben üç yıl önce yayımlanan ve Lale Devri’nde geçen “Aşk ve İsyan” adlı romanımda Osmanlı’nın aslında despotik bir devlet olduğunu anlattım. Bugün görüyoruz ki, yöneticilerimizde bir yayılmacı politika hevesi var. Yayılmacı siyasetler tehlikeli sonuçlar doğurur.

Türkiye kritik bir kavşağa doğru ilerliyor. Önümüzdeki genel seçime dair neler söyleyeceksiniz?

Önemli olan Türkiye’nin bir an önce çoğulcu sisteme tekrar dönmesi, çok önem taşıyan laiklik ve kaybettiği demokratik değerlerle yeniden buluşması ve AKP döneminin de bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi. Ondan sonra parlamentoyu her görüşe açık bir duruma getirmemiz de çok önemli.