Yargıtay’dan önemli karar: Haksız tahrik olamaz
Diyarbakır’da ailesinin zoruyla 15 yaşındayken kendisinden 14 yaş büyük adamla evlendirilen ve öldürülen iki çocuk annesi Fatma Işık cinayetini …
Diyarbakır’da ailesinin zoruyla 15 yaşındayken kendisinden 14 yaş büyük adamla evlendirilen ve öldürülen iki çocuk annesi Fatma Işık cinayetini Yargıtay onadı. Yargıtay, ağır müebbet hapisle cezalandırılan sanığın tahrik indirimine dair temyiz başvurusunun esastan reddine karar verdi.
Eşinden gördüğü şiddet nedeniyle önce koruma kararı aldıran, ardından Kadın Sığınma Evine yerleşen ancak eşi tarafından “Beni affet, evimize gidelim, bak çocuklarımız mağdur oluyor” diyerek ikna ettikten sonra 12 Mart 2019’da 15 yerinden bıçaklanarak öldürülen 22 yaşındaki Fatma Işık cinayetini Yargıtay onadı.
Sanık Yasin Işık öldürme niyeti olmadığını, haksız tahrik altında cinayeti işlediği iddiasıyla cezasında indirim uygulanması yönünde temyiz ettiği yerel mahkeme kararını Yargıtay 1. Ceza Dairesi inceledi.
“CİNSEL SIKINTILARIM VARDI”
Sanık temyiz başvurusunda, eşiyle cinsel sıkıntıları olduğunu, eşinin kendisinden habersiz telefon hattı aldığını belirterek, “Beni aldattığını düşündüm. Onu ikna etmek için babasının evine gittim. Kayınvalidem rahat konuşabilmemiz için ikimizi baş başa bıraktı. Eşim boşanmak istediğini, ne kadar erken boşanırsak o kadar iyi olacağını söyleyince kendimi kaybettim. Taşıdığım bıçağı karnına, vücuduna rast gele vurdum” dedi.
KIZIMI DÖVMESİN DİYE AKŞAM YEMEKLERİNİ GÖNDERİYORDUM
Davaya müdahil olarak katılan Fatma’nın annesi Ayşe Özoğul’un ifadelerini Yargıtay dikkate alarak sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilemeyeceğine kanaat getirdi. Anne ifadesinde, “9 yıldır kızıma ben bakıyordum. Onu dövmemesi için akşam yemeklerini bile evlerine gönderirdim. Kızım şiddete dayanamıyor, sürekli bize geliyordu.
Torunlarımın hatırı için her defasında geri götürüyordum. Sanık kızımı telefonla arıyordu. Tekrar barışırlar umuduyla bir şey demedim. Kızım sığınma evinden çıkınca damadım çocukları köye gönderdi. Torunlarımı annesiyle görüştürmedi. Olay günü de evimize geldi, kendisine ayran ikram ettim. Karı, koca arasına girmemek için rahat konuşsunlar diye dışarı çıktım. Döndüğümde kızımı öldürmüştü” dedi.
ÖLDÜRMEDEN ÖNCE DE BIÇAKLAMIŞ
Yargıtay, sanığın eşini öldürmeden önce de bıçakla yaraladığını, cinsel saldırıda bulunduğu için ayrıca cezalandırıldığını belirtti. Fatma’nın öldürülmeden önce kocasıyla ilgili mahkemeye verdiği ifadesinde, “15 yaşındaydım. Ailemin zorlamasıyla evlendim.
Eşim cinsel ilişki için beni sürekli zorlayıp dövüyordu. Yıllardır bu şekilde şiddet görüyorum. Eşimin evden uzaklaştırılmasını istiyorum. Can güvenliğim yoktur, sığınma evine yerleştirilmek istiyorum” ifadesi dikkate alındığında sanığın zincirleme biçimde eşine şiddet uyguladığı ifade edildi.
15 YAŞINDA EVLENDİRİLEREK BÜYÜK BİR YÜKÜN ALTINDA EZİLDİ
Yargıtay, sanığın aldatılma iddiasının daha az ceza alarak kurtulmaya yönelik olduğuna dikkat çekti. 15 yaşında evlendirilen bir çocuğun evlendiği günden itibaren psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığını, ülkemiz şartlarında ailesinin evine geri dönemediği için 8 yıl boyunca bu yükün altında ezildiğine vurgu yapıldı.
Yargıtay, Fatma’nın öldürülmeden önce de adli mercilere sığınarak kendini kurtarmak istemesi ve sığınma evinde aylarca kalması bile gördüğü şiddetin boyutunu gözler önüne serdiğini ifade etti. Evden uzaklaştırma kararı kendisine tebliğ edilen sanığın, “Eşim aylarca kayıptı” sözlerinin gerçeği yansıtmadığını, aldatma algısıyla kayıp dediği tarihlerde kadının sığınma evinde kaldığına dair belgelerin dosya içinde mevcut olduğu kaydedildi.
Fatma’nın boşanmak için Aile Mahkemesine dava açtığını belirten Yargıtay, bu süre içinde gördüğü cinsel, fiziksel şiddet ve evlilik birlikteliğinin devamıyla ilgili müşterek hayatın çekilmez hal alması nedeniyle intihar girişiminde bile bulunduğunun altını çizdi.
BİR KADIN ÇOK ZOR DURUMDA OLMAZSA GECE POLİSİ ARAMAZ
Karı, kocanın hayat serüvenlerine bakıldığında, Fatma’nın, ailesinin zoruyla 15 yaşında evlendirilmesi ve evlendiği günden itibaren eşiyle cinsel sorunlar yaşaması, yaşı itibariyle cinsel birliktelikten korkması ve istememesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu ifade edildi.
Yargıtay, bölge şartları göz önüne alındığında bir kadının gece saat 03.15’te polisi arayıp eşinden şiddet gördüğünü, cinsel ilişkiye zorlandığını beyan etmesinin çok da kolay olmadığını belirtti. Polise sığınarak can güvenliği talep eden ve evliliği ile ilgili mahrem detayları net şekilde açıklayan Fatma’nın ne denli zor ve dar boğazın içinde olduğunun göstergesi olduğunu belirtti.
TOPLUMSAL YAPI, ERKEĞİN KADIN ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Mevcut toplumsal yapı, yöresel olarak erkeğin kadın üzerindeki etkisi, 22 yaşındaki bir kadının güvenebileceği hiçbir dayanağı yokken ve gördüğü şiddet nedeniyle can güvenliğinden endişe edilerek hakkında koruma kararı verilmişken, eşiyle aynı evde bile yaşamaya korkan bir kadının, “Ben sana haram oldum. Beni boşa” sözlerini söylemiş olmasının hayatın olağan akışıyla uyuşmadığı ifade edildi.
Sanığın tahrik indirimi almak amacıyla öldürdüğü eşine iftirada bulunduğunu ifade etti. Yargıtay, Fatma’nın 15 yaşından itibaren, defalarca bıçaklanarak öldürüldüğü ana kadar sevmediği biriyle ailesinin zoruyla evlendirilmiş olması, kocası tarafından fiziksel, cinsel şiddete maruz kalması, sonrasında hayatını kaybetmesini, bazı hatalar yaptığı şüphesiyle kabul etmek, hak, nesafet ve vicdan esaslarına tamamen aykırı düşeceğinden sanık hakkında haksız tahrik indirimi oluşmadığından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasında bir isabetsizlik görülmediğinden hükmün oy birliğiyle esastan onanmasına karar verdi.