Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,5424

EURO

36,0063

ALTIN

3.006,41

BIST

9.549,89

Ertem Eğilmez: Aşk ve güldürü filmlerinin unutulmaz yönetmeni

Ertem Eğilmez, geniş izleyici kitlesinin beğenisini kazanan, Türkan Şoray, Selda Alkor, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit gibi star oyunculara yer …

Ertem Eğilmez: Aşk ve güldürü filmlerinin unutulmaz yönetmeni

Ertem Eğilmez, geniş izleyici kitlesinin beğenisini kazanan, Türkan Şoray, Selda Alkor, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit gibi star oyunculara yer verdiği popüler aşk filmlerini yönetti. Yaşamı boyunca 44 film yöneten Eğilmez, 5 senaryo kaleme aldı, 97 filmin yapımcılığını üstlendi

Sinemaya 1960’lı yıllarda başlayan yapımcı, yönetmen ve senarist Ertem Eğilmez’in vefatının üzerinden 33 yıl geçti.

Yaptığı filmlerle Türk toplumunun sosyokültürel ve ekonomik değişimine ışık tutan Eğilmez, Türk sinemasının klasiklerinden “Hababam Sınıfı”, “Süt Kardeşler” ve “Canım Kardeşim”in de aralarında bulunduğu çok sayıda eseri ardında miras bıraktı.

Ertem Eğilmez, doktor olan babasının görevi nedeniyle bulundukları Trabzon’da 18 Şubat 1929’da dünyaya geldi.

İlk ve orta öğrenimini Konya’da tamamlayan Eğilmez, 1944’te İstanbul’a gelerek tıp fakültesine başladı. Bir süre sonra doktorluk mesleğinin kendisine göre olmadığını fark eden usta senarist, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne kayıt oldu.

Eğilmez, Kadıköy’de “Doğruluk Bakkaliyesi” isimli bir bakkal açtı, kısa süre sonra iflas etti. 1953’te askere giden usta isim, vatani görevinin ardından bir süre daha ticaretle uğraştı.

Daha sonra Arif Bolat kitabevinde çalışan Eğilmez, Refik Erduran ile 1954’te Çağlayan Yayınevi’ni kurdu, aynı yıl Erduran ve Haldun Sel ile o dönem 30 bin adet satışa ulaşan “Tef” adlı mizah dergisini çıkardı. Eğilmez’in Çağlayan Yayınevi bünyesinde çıkardığı cep kitapları da okur tarafından yoğun ilgi gördü.

Sinemaya 1961’de başladı

Sinemaya 1961’de “Efe” adlı şirketi kurarak adım atan Eğilmez, aynı yıl başrolünü Münir Özkul’un oynadığı “Yaman Gazeteci” filmiyle yapımcılığa başladı. Fakat film bir başarı yakalayamadı.

Usta sinemacı, Halit Refiğ ve Atıf Yılmaz’ın yönettiği üç filmin daha yapımcılığını üstlendi. Bu filmlerin senaristliğini üstlenen Sadık Şendil ile sonraki yıllarda Arzu Film bünyesinde başarılı işlere imza attı.

Ertem Eğilmez, 1964’te Nahit Ataman ile “Arzu Film”i kurdu. Aynı yıl Fatma Girik, Öztürk Serengil ve Vahi Öz’ün rol aldığı “Fatoş’un Fendi Tayfur’u Yendi” filmiyle yönetmenlik serüvenine başladı.

Birçok komedi filminde yönetmen koltuğuna oturan Eğilmez, 1965’te “Senede Bir Gün”, 1968’de “Nilgün” ve “İngiliz Kemal”, 1970’te ise “Küçük Hanımefendi” adlı romanları sinemaya uyarladı.

Geniş izleyici kitlesinin beğenisini kazanan, Türkan Şoray, Selda Alkor, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit gibi star oyuncuların yer aldığı popüler aşk filmlerini yöneten Eğilmez, 1966’da çektiği “Bir Millet Uyanıyor” filmiyle, “1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali”nde “En İyi Tarihsel Film” ödülüne değer görüldü.

Yönetmen ve senarist Eğilmez, genellikle Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, İlyas Salman, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener Şen ve Ayşen Gruda’dan oluşan aynı oyuncu kadrosuna filmlerinde yer verdi.

“Arzu Film güldürüleri” olarak anılan filmlerde zaman zaman toplumsal eleştiriyi kullanarak dikkati çeken Eğilmez, 1973’te imza attığı “Canım Kardeşim” filmiyle Türk sinemasında yapmacıklıktan uzak sinemacılık anlayışını, iç yakan bir öyküyle beyaz perdeye aktardı.

Meslek hayatı boyunca 44 film yönetti, 5 senaryo kaleme aldı

Eğilmez, 1975’te Rıfat Ilgaz’ın kaleme aldığı “Hababam Sınıfı” romanını sinemaya uyarladı. “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” filminin gördüğü büyük ilginin ardından, 1976’da “Hababam Sınıfı Uyanıyor”, 1977’de “Hababam Sınıfı Tatilde”, 1981’de ise “Hababam Sınıfı Güle Güle” filmiyle “Hababam Sınıfı” adlı müzikal tiyatro oyununu izleyiciye sundu.

Yönetmen olarak Türk sinemasındaki değişimleri takip eden, bu değişimlere göre sürekli kendini yenileyen Eğilmez, 1980-1981 sezonunda “Kanlı Nigar” adlı müzikli oyunu sahneledi.

Başarılı yönetmen bir süre uzak kaldığı sinemaya, 1984’te “Namuslu” filmiyle geri döndü. “Namuslu” ve “Banker Bilo” filmlerinde, Türkiye’nin temel sorunlarını kendi mizah anlayışıyla ele alan usta isim, 1988’de yönettiği “Arabesk” filmiyle de gişede büyük bir başarı elde etti.

Ertem Eğilmez, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 1967’de “En İyi Tarihi Film Ödülü”, 1970’te “En İyi Yönetmen Ödülü”, 1972’de ise “En İyi 2. Film Ödülü”nü kazandı.

Yaşamı boyunca 44 film yöneten, 5 senaryo kaleme alan ve 97 filmin yapımcılığını üstlenen Eğilmez, 21 Eylül 1989’da İstanbul’da 60 yaşındayken vefat etti.

Ertem Eğilmez’in yönettiği filmlerden bazıları şöyle:

“Bir Millet Uyanıyor” (1966), “Yaşlı Gözler” (1967), “İngiliz Kemal” (1968), “Sevemez Kimse Seni” (1968), “Küçük Hanımefendi” (1970), “Kalbimin Efendisi” (1970), “Senede Bir Gün” (1971), “Son Hıçkırık” (1971), “Beyoğlu Güzeli” (1971), “Sev Kardeşim” (1972), “Tatlı Dillim” (1972), “Oh Olsun” (1973), Yalancı Yarim (1973), “Köyden İndim Şehire” (1974), “Salak Milyoner” (1974), “Mavi Boncuk” (1974), “Süt Kardeşler” (1976), “Şabanoğlu Şaban” (1977), “Gülen Gözler” (1977), “Erkek Güzeli Sefil Bilo” (1979), “Banker Bilo” (1980), “Namuslu” (1984), “Aşık Oldum” (1985), “Arabesk” (1988)

Yazdığı Senaryolar:

“Ölmeyen Aşk” (1966), “Boş Çerçeve” (1969), “Mavi Boncuk” (1974), “Salako” (1974), “Milyarder” (1986)

Yönetmen Yavuz Turgul, 2019’da verdiği bir röportajda Ertem Eğilmez’in sinemasına dair şu değerlendirmede bulunmuştu:

“Ertem abi ciddi entelektüel bir adamdı. İktisat fakültesini bitirmiş, canavar gibi bir adam. Ama o da suyun dışına çıkamıyor. Bir kere çıkmaya kalktı ‘Canım Kardeşim’ filmi ile ve o film onu neredeyse batırıyordu. Şimdi bu sistem içerisinde böyle sorumlulukları alan bir insana, ‘Abi dur, şöyle sinema yapalım.’ diyemezsiniz. İşte bu hengame içerisinde, kendisine göre böyle bir mantıkla çalışan sinemanın içerisinde, kendi değerli filmlerini yapmanın yolunun oyuncudan değil, star sistemi içerisinde değil, senaryodan geldiğini bulan insandır Ertem Eğilmez. O zaman iyi senaryo nedir? Seyircinin beğenisini ve ilgisini kazanacak ama yaptığımız zaman bizleri de mutlu edecek işler olmalıydı. Çünkü kendisi de öyle, çok duygusal bir insandı. Bazen anlattığı şeyleri o kadar duygulu anlatırdı ki onunla birlikte ağlardınız. İşte bu dönemle birlikte, yani senaryoyu artık mukaddes bir kitaba dönüştürme döneminde, bunu çevresindeki insanlara azami derecede anlatıp, buna katılan kişilerin bir araya geldiği grubun adını ne koyarsınız koyun artık.” (AA)