Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,5424

EURO

36,0063

ALTIN

3.006,41

BIST

9.549,89

90 yıl önce İstanbul halkı hafta sonları nasıl eğleniyordu? 1. Bölüm: Avrupa Yakası

Şehirde yaşayanların hafta sonu eğlence anlayışı değişti… Bugün -yasak olmasına rağmen- ormanlık alanlardan yükselen dumanlarla İstanbul dev …

90 yıl önce İstanbul halkı hafta sonları nasıl eğleniyordu? 1. Bölüm: Avrupa Yakası

Şehirde yaşayanların hafta sonu eğlence anlayışı değişti… Bugün -yasak olmasına rağmen- ormanlık alanlardan yükselen dumanlarla İstanbul dev bir barbeküye dönüştü. Ya eskiden, bu kadim şehrin insanları hafta sonunda nerelere gider, ne yer, ne içerlerdi? İşte 90 yıl önce İstanbulluların zevki sefa sürdüğü yerler…

Osmanlı’da 1839 yılından sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nde ise 1924 yılından itibaren cuma günü resmi tatil günü olarak ilan edilmişti. 1935 yılında TBMM’de alınan kararla hafta sonu tatili cumartesi günü saat 13.00’ten başlayarak, pazartesi sabahına kadar 35 saat olarak belirlendi.

1930’lı yılların Vakit gazetesinde “Haluk Cemal” (Beydeşman) imzalı, 17 gün süren “Cuma Günlerini Nasıl Geçirmeli?” başlıklı yazı dizisi hem 92 yıl önceki İstanbul’un şimdi ne hale geldiğini, hem de insanların hafta sonu eğlencelerinin nasıl değiştini gözler önüne seriyor. İşte 1930 yılında “İstanbulluların” denize girdikleri, piknik yaptıkları, çay-kahve içip müskirat tükettikleri, köfte-ekmek yedikleri mesire alanları…

Rumeli Kavağı, Altınkum, Yenimahalle, Otuz Bir Suyu, Fırıldak Bahçesi: Altınkum haritalarda sıra taşlar namıyla işaret edilen mevkide ve Rumeli Kavağı’ndan beş dakika mesafededir. Üst tarafında Mavromolos denilen ve bugün Altıntaş ismine tahvil edilen (dönüştürülen) ikinci bir mesire alanıyla temas eder.

Altınkum Plajı’nın iskelesi, 1930. (Foto: Depo Photos)

Altınkum, Karadeniz Boğazı’nın en latif bir plajı olup Boğaz’dan içeri giren temiz suların ilk uğradığı banyo mahallidir. Burasının şimdiye kadar mesire olarak açılmaması bu havalinin vaktiyle menatık-ı memnua askeriye (askeri yasak bölge) dahilinde bulunmasından ileri gelmiş ve nihayet bu müstesna mevki ihya edilerek sahile husus banyo odalarıyla süslü zarif bir plaj ile yukarı tepede set set kameriyelerle örülü bir gazino yaptırılmıştır.

Banyo odaları ve kameriyeleriyle Altınkum Plajı, 1930. (Foto: Depo Photos)

Gazino ve banyo ücreti bir çift için 7 lira kadar tutar, bunun içine yemek de dahildir. Altınkum’a giden bir kimse iyi bir tatil günü geçirmek imkanına her zaman için maliktir.

Altınkum Plajı’nda denize girenler, 1930. (Foto: Depo Photos)

Altınkum’un büyük gazinosundan çıkanlar iki tarafı sıra çınarlarla süslü bir yolla karşılaşırlar. Bu yol 10 dakika uzadıktan sonra Rumelikavağı’nda biter.

Göksu vapuruyla Altınkum Plajı’na gelenler, 1930. (Foto: Depo Photos)

Rumelikavağı, köprüden (eski Galata Köprüsü) 24.5 kilometre mesafede olup vapurla 1 saat 45 dakika sürer. Şirket-i Hayriye’nin (şimdiki Şehir Hatları) yeni tarifesine göre gidip-gelme birinci mevki 46.5 kuruş, ikinci mevki 41.5 kuruştur.

CAZBANT EŞLİĞİNDEN DÖNEN ÇİFTLER

Kavağın eğlence yerleri vapur iskelesi başındaki büyük gazino ile Liman Caddesi güzergâhındaki Otuz Bir Suyu mesiresidir. Deniz kenarında etrafını yeşil çınarların kapladığı büyük gazino günün her saatinde gülen, eğlenen kesif (yoğun) bir halk kaplı, ortadaki dans yeri cazbandın (caz müziği çalan orkestra) nağmeleri arasında dönen çiftlerle doludur.

Büyük gazino ucuzdur. Yemeğini, içkisini evinden getirenler 25 kuruşa kahve, 50 kuruşa bira içerek akşama kadar otururlar. Otuz Biri Suyu’nda bu kalabalığa rast gelinmez, buraya gelenler dansın, kalabalığın, çalgının kendilerine veremediği zevki, temiz suda ve temiz havada bulurlar.

CUMA GÜNLERİ ÇALGI, MÜSKİRAT EHVEN!

Rumeli Kavağı’na 15 dakika mesafedeki Yenimahalle şehrin mamur aksamından biridir. Bu yerin vapur ücretleri kavakla birdir, eğlencesini de sahildeki tek tük gazinolar ve Fırıldak Bahçesi teşkil eder. İki gazino cuma günleri çalgı getirir, meşrubat 10 kuruştur. Müskirat (alkollü içki) da ehvendir (ucuz), bahçede bira 50, kahve 25 kuruştur. Kavak-Yenimahalle yolu üzerinde bulunan bu bahçe küçük bir koru içinde mini mini bir cennettir.

Mesarburnu, Çırçır, Şifa, Kestane, Hünkar, Fındık: Boğaz’ın iki sahiline baktığımız vakit memuriyetin çoğunu Rumeli tarafında, azını da Anadolu kıyılarında görürüz. Biri ne kadar sakin ve bakımsız ise karşısı aksi olarak neşe ve kahkahayla süslü gazinolar ve evlerle doludur.

Yenimahalle’yi geçince Mesarburnu‘ndan itibaren eğlence yerleri başlar. Mesarburnu, Sarıyer’in iskelesidir. Zikzak yapmayan vapurlar 58 dakikada gelirler, birinci mevki gidip-gelme 46,50 kuruş, ikinci mevki 41,30 kuruştur.

Mesarburnu ve Sarıyer’de büyük rıhtımdan ve sessiz sıra kahvelerden başka hiçbir mesire yoktur. Fakat insan içeri doğru uzandıkça ağaçlıklar arasında gene güzel sularla karşılaşır. Bu lezzetli ve saf sular Çırçır, Şifa, Kestane ve Fındık her biri ayrı bir mesire içine akar.

ÇEKÇEK 50 KURUŞ, FAYTON 80 KURUŞ

Çırçır iskeleden iki tarafı yaşlı çınarlarla süslü uzun yoldan yarım saat sürer, arabayla 10 dakikada gidilir. İstanbul’da hiç görünmeyen tek atlı ve iki taraflı çekçekler buraya kadar 50 kuruş, faytonlar 80 kuruş alırlar, bu fiyat hemen hemen maktu (kesin) gibidir.

Çırçır’da sıra sıra ağaçlar arasında setlerle çevrilmiş büyük bir gazino vardır. Su buraya 24 saatte iki ton vererek küçük bir çeşmeden gelir. En saf suyun nefaseti (kıymeti) 11-5 arasında olduğuna nazaran, Çırçır suyunun derece-i nefaseti (kıymet derecesi) 5 mikyasındadır (ölçüdür).

Gazinoda ara sıra bir çalgı bulunur. Ve adam başına kahve-çay 25 kuruştur. İsteyen aileler gazinodan iskemle yerine bir hasır alırlar, bunun üzerine yerleşirler.

KAHVESİYLE MEŞHUR KIR GAZİNOLARI

Çırçır’ın hasır âlemi çok meşhurdur. Şifa ve Fındık suyuna arabayla 7 dakikada gidilir. Arabalar bu mesafe için 50 kuruş alırlar. İki su başında da kahve ve nargilesiyle tanınan iki kır gazinosu vardır. Fiyatlar 15-20 kuruş arasındadır.

YA YAYA YA DA EŞEKLE ÇIKILIR

Hünkâr suyu büyük bir tepe üzerindedir. Arabalar bu tepenin eteğine kadar gelir ve 50 kuruş alırlar. Yol yukarıya kadar bir parça sarptır. Bunun için yaya olarak veya eşekle çıkılır. Tepedeki gazino, Boğaz’ın en güzel koylarına bakar.

NEŞELİ GEZİNTİLER VE GECE PİYASALARI

Gazino fiyatları diğerlerinin aynıdır. Suyun safiyeti (saflığı) 3 derece mikyasındadır. Cuma günleri sular binlerce ailelerle dolar ve vapurlar en çok yolcusunu bu iskeleye çıkarırlar. Akşamüstü Büyükdere’ye uzanan ve geçen sene mükemmel bir şekilde tamir edilen rıhtım boyunda neşeli gezintiler ve gece piyasaları (bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme) da başlı başına bir âlemdir.

Büyükdere, bentler, Fıstık ve Sultan suları, Kara Kâhya’nın Bağı: Boğaziçi’nin iki sahiline dikkatle bakanlar mutlaka bir sahilin çıkıntısı karşısında öteki sahilin girintisini bulurlar. Bu girinti ve çıkıntılarla Büyükdere ikinci koyu teşkil eder. Vapurlar köprüden bu iskeleye 55 dakikada varırlar.

Büyükdere, Boğaz’ın en kalabalık, en muntazam mahallesidir. Burada oturanların çoğunu memleketimizde bulunan ecnebiler, zengin ve orta halli halk zümresi teşkil eder. Cuma günleri bütün sokaklar, rıhtım boyu gazinolar hıncahınç doludur.

İSKELE ÜZERİNDEKİ GAZİNOLAR PAHALI

Büyükdere’nin eğlence yerleri iskele üzerinde ve sahildeki sıra gazinolarla onun yakınında bulunan deniz hamamı (kumsal), çayır ve büyük tur yoluyla gidilen sular ve bentlerdir. İskele üzerindeki gazinoda fiyatlar yüksektir; meşrubat 50, içkiler 100 kuruştur. Diğer gazinolar nispeten daha ucuzdur. Kahve 10-20 kuruşa içilebilir. Fakat bunlarda çalgı yoktur.

Büyükdere sahilinde hatıra fotoğrafı çektiren kadınlar, 1930. (Foto: Depo Photos)

Rıhtımdan ayrılan yol Fıstık ve Sultan sularına, Kara Kâhya’nın Bağı‘na gider. Fıstık ve Sultan suları kendi namlarıyla tevsi edilen (yayılan) iki ayrı mesirenin içinden akar. Arabayla 20 dakika uzaklıktadır. Tek atlı çekçekler buraya pazarlıkla 75 kuruşa giderler. Su başlarındaki gazinolara bazı cumalar çalgı da gelir, o zaman kahve ve çay 25 kuruştur.

KOŞAR, OYNAR, PARASIZ EĞLENİRLER

Kara Kâhya’nın Bağı daha ziyade kendi kendine çalgısız eğlenmek isteyenlerin ziyaret ettiği bir mesiredir. Buraya aileler sepet sepet yemekleriyle gelirler. Çayırlıklarda papatyalar arasında koşar, oynar ve parasız eğlenirler. Beyoğlu’na 56 kilometre mesafede bulunan bentlere tenezzüh (gezinti) için gidecekler cuma sabahı gün doğuşunda otomobile binmelidirler. Aksi takdirde dönüş karanlıklarda, tehlikeli ve çok müziçtir (tedirgin edici).

Otomobil Büyükdere şosesini (taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol) takiben iki saatte Belgrad Ormanları’na girer ve yol burada sık ağaçlarla kapalı dar bir patika haline geldiğinden artık seyrüsefere (trafik) müsait değildir.

GEYİK, YABAN DOMUZU VE KURT AVLANIR

Bentler buradan yaya bir saat ileride ve yedi muhtelif yerde inşa edilmiştir. Bunların üçü Beyoğlu’na, dördü de İstanbul’a su verir, bir otomobil bentlere gidip gelmeye 30 lira alır. Mesafenin uzunluğu ve otomobil ücretlerinin pahalığı yüzünden bentler kalabalık olmaz, cumaları tek tük hususi otomobilleriyle gelen ziyaretçilerden başka kimse bulunmaz. Yalnız av mevsiminde Belgrad Ormanları’na sık sık av tenezzühleri tertip edilir ve ağaçlıklar arasında geyik, yaban domuzu, kurt avlanır.

Kalender, Kanlıkavak, Rumeli Hisarı, Bebek: Büyükdere’den sonra artık Boğaz’ın bu sahilinde mesire yerleri azalmaya başlamıştır ve Kalender işte bunların en sonuncularından biridir. Kalender’in iskelesi Yeniköy’dür. Cumaları burası kalabalık olur, meşhur Kalender Gazinosu ucuzdur. Kahve 10 kuruştur. İçkiler hususi fakat mutedil (ölçülü) bir tarifeye tâbidir.

EMİRGAN’DAKİ ÇİLEK TARLALARI

İstanbul’un fethinden evvel büyük bir servi ormanı olan Emirgan çilek tarlaları ve Kanlıkavak namıyla maruf olan suyuyla tanınmıştır. Emirgan Korusu cuma günleri oldukça kalabalık olur.

GİDİŞ-DÖNÜŞ 8 LİRA

Kanlıkavak, Hacı Osman bayırında ve köyün yarım saat kadar güneybatısındadır. Bu su beş santimetre kutrunda (çap) bir borudan akar. Otomobille gidilir. Bir otomobil Şişli’den buraya azimet avdet (gidiş-dönüş) 8 lira alır, gazinosu yoktur.

Vaktiyle Bizans imparatorunun hapishanesi olan Rumeli Hisarı, İstanbul’un görülecek yerlerinden biridir. Burasını cuma günleri bazı meraklılar ziyaret ederler. Küçük bir bahşiş mukabilinde rehberiniz sizi gezdirerek izahat verir.

Bebek Koyu, 1930 (Foto: Depo Photos)

BEBEK’İN ESKİ İSMİ

Hisarlardan ayrılan büyük ve muntazam şose Bebek Koyu’nda biter. Köprüden 27 dakika uzaklıkta olan Bebek’in eski ismi Şile’dir, iskele manasınadır.

Bebek Gazinosu, 1930. (Foto: Depo Photos)

Bebek’e Eminönü’nden tramvay, birinci mevki 12,25, ikinci mevki 9,75 kuruştur. Bebek’in birinci eğlence yerini meşhur bahçesi (Bebek Gazinosu) teşkil eder. Burada meşrubat 25 kuruştan başlar.

*Yazı, 14 Mayıs-6 Haziran 1930 tarihleri arasında “Cuma Günlerini Nasıl Geçirmeli?” başlıklı tefrikadan derlenmiştir. 

YARIN: 90 yıl önce İstanbul halkı hafta sonları nasıl eğleniyordu? 2. Bölüm: Anadolu Yakası