Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,4906

EURO

36,2551

ALTIN

2.963,09

BIST

9.367,77

Yanlarında cesetle Meriç’ten kurtarıldılar: Türk askeri olmasa ölürdük 

Yunan unsurları, ülkelerine kaçak geçen 108 göçmeni, tuttukları kamplarda aç ve susuz bırakıp, değerli eşyalarını alarak darbettikten sonra Meriç …

Yanlarında cesetle Meriç’ten kurtarıldılar: Türk askeri olmasa ölürdük 

Yunan unsurları, ülkelerine kaçak geçen 108 göçmeni, tuttukları kamplarda aç ve susuz bırakıp, değerli eşyalarını alarak darbettikten sonra Meriç Nehri ortasına terk etti. Göçmenlerden 1’i yolda hayatını kaybederken, diğerlerini nehirden Türk askeri kurtardı. Suriyeli Velid Ömer, ölen kişinin 4 gün aç ve susuz bırakılıp, darbedildiğini belirterek, “Rahmetli olanı bize taşıttılar. Hapisteydik daha ölmemişti. Arabadan nehre getirince yolda öldü. Türk askeri olmasaydı biz de ölürdük” dedi.

Yunanistan unsurları, ülkelerine kaçak olarak geçen 108 göçmeni, 4 gün aç ve susuz bırakıp, üzerlerindeki para ve değerli eşyalarını alarak, yanlarında erkek cesedi ile Meriç Nehri ortasına terk etti.

Sınırda devriye görevi yürüten Türk askerleri, 108 göçmeni, yanlarındaki erkek cesedi ile nehirden alıp, yiyecek ve giyecek verdi.

Göçmenler, tedavilerinin yapılması için hastanelere götürülürken, cansız beden ise otopsi işlemleri için Edirne Adli Tıp Kurumu’na teslim edildi.

Hastanelerdeki tedavilerinin ardından Edirne Göç İdaresi’ne alınan göçmenler, Yunanistan’da kendilerine uygulanan kötü muameleler ile Türk askerinin kendilerini nasıl kurtardığını anlattı.

‘DEMİRLE VURMUŞLAR’

Suriye uyruklu Velid Ömer, Avrupa ülkelerine gitmek için geçtiği Yunanistan’da askerlere yakalandığını belirterek yaşananları şu sözlerle anlattı:

“Yunan askeri, bizi kampa benzer bir yere aldı. Orada kadınlar, çocuklar, yaşlılar, her uyruktan insanlar vardı. Yemeksiz, susuz kalıyoruz orada. Orada baygın bir adam vardı, 4 gün falan kalmıştı, ne su ne ekmek vermişlerdi o adama.

Ondan sonra arabayla bizi nehir tarafına taşıdılar, Meriç Nehri’nin ortasında bıraktılar bizi. O adam ölmüştü, arabadan getirince. Türk askeri bizi oradan aldı. Türk askeri olmasaydı biz de ölürdük nehrin ortasında. Allah Türkiye’den ve Türk askerinden razı olsun.

Bizi aldılar, kurtardılar ölümden. Bizi buraya getirdiler. Yemek verdiler, su verdiler. O rahmetli olanı da içimizde hasta olanı da hastaneye götürdüler. İlaç verdiler bize.

Yunan askeri rahmetli olanı da bize taşıttı. Hapisteydik, daha ölmemişti. Arabadan nehre getirince yolda öldü. Adamla ölmeden önce konuştuk, ‘4 gündür buradayım. Ne yemek verdiler ne su verdiler’ dedi.

Bir şey diyemedik biz, darbedilmişti. İnsanlara vurulmuştu. Morarmış yüzleri, demirle vurmuşlar. Kampın içinde o insanlara vuruyorlar. Kar maskesi olanlar, işkence yapıyorlar. Ne zaman yemek istese o adama vuruyorlar.”

“KADINLARA, ÇOCUKLARA, YAŞLILARA DA VURUYORLAR”

Yunan unsurların, kampa alınan kişileri kontrol ettiğini söyleyen Ömer ise şöyle konuştu:

“Paran varsa telefonun varsa çantan varsa her şeyi alırlar senden. Eğer kurallara uymazsan vururlar sana.

Kadınlara, yaşlı adamlara, çocuklara, herkese vuruyorlar. Kadın, yaşlı ve çocuklara kötekle (sopa) vuruyorlar.  Genç olanlara ise demirle vuruyorlar. Çok kötü bir muamele.

Hapse atıyorlar bizi. İçerde bir şey yok zaten. Oda var, 2 penceresi var. İçeride bir tuvalet var. Sadece o kadar. 100, 200, 400 kişi bir odanın içinde oturacağız sonra akşama kadar bekliyoruz orada.

Her gün 70-80 kişiyi alıp nehre atıyorlar. Türkiye’ye gönderiyorlar sırayla. Bazen insanlar 1 gün kalır, bazen 4 gün kalır. Neye göre belirleniyor, ben de bilemedim. Hiçbir şey vermiyorlar orada.”

“BİZ YAKALANINCA DURUM BAYAĞI KÖTÜYDÜ”

Kaçak göçmenlerden Rıdvan Hüseyin Sadun da geçtiği Yunanistan’da 1 gün yürüdükten sonra askerlere yakalandığını belirterek, “Bizi yakalayınca durum bayağı kötüydü, hapse aldılar. Orada da adamlar vardı. 2-3 gün ne yemek yemişler ne su içmişler. Bir adam da var, orada 4 gün olmuştu. Yemeksiz, susuz kalmış. Orada sabahtan akşama kadar kaldım. Ondan sonra nehre aldılar bizi. Orada da nehrin ortasında ölü bir adam vardı” diye konuştu. (DHA)