Adana FM
Adana FM

DOLAR

34,5424

EURO

36,0063

ALTIN

3.006,41

BIST

9.549,89

Cebinde kalan son 10 lirayı göstererek isyan etti: Bu halk sana ne yaptı ya?

Türkiye son yılların zirvede enflasyon rakamlarıyla mücadelesini sürdürürken vatandaş alım gücünün düşmesinden şikayetçi. İki gün önce maaş …

Cebinde kalan son 10 lirayı göstererek isyan etti: Bu halk sana ne yaptı ya?

Türkiye son yılların zirvede enflasyon rakamlarıyla mücadelesini sürdürürken vatandaş alım gücünün düşmesinden şikayetçi. İki gün önce maaş aldığını ve cebinde ay sonuna kadar sadece 10 lirası kaldığını anlatan bir vatandaş, “Kendisi saraylarda, uçaklarla havalarda tur atıyor, millet acından ölüyor. Bu halk sana ne yaptı ya?” dedi.

Haber: Batuhan SERİM – Kamera: Ali Selim YAMANLI 

Halk, ekonomik olarak ömrünün en zor zamanlarını yaşıyor. Yurttaşlar ay sonunu getirebilmek için kılı kırk yarar hale geldi… Öyle ki temel gıda ürünleri bile lüks hale geldi… İnsanlar artık boğazından kısmak zorunda kalıyor….

Vatandaşlar bu darboğazı en derinden yaşarken; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılının Mart ayında Başbakan iken Adana’da yaptığı bir konuşma tekrar gündem oldu.

2021 yılının son günlerinden beri sürekli halktan “sabır” bekleyen Erdoğan’ın, “Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme” dediği video kaydı sosyal medya platformlarında milyonlarca kez izlendi.

Biz de İstanbul Bakırköy Meydanı’nda vatandaşa mikrofon uzattık, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 yıl önce ‘Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme’ demişti… Bugünkü durumla kıyaslarsanız, bu sözleri nasıl değerlendirirsiniz?” diye sorduk.

Verilen yanıtlar şöyle oldu:

“EMEKLERİM NEREYE GİDİYOR?”

İrfan Çiftçi: “Tayyip’in neyi doğru ki? Bir Cumhurbaşkanı halkını dışlamaz, hepsini kucaklar. Bu ne yapıyor? Kendine oy verenleri kucaklıyor, öbürlerini yok sayıyor. Ben Kahramanmaraş Elbistanlıyım. Köyde 105 dönüm buğday ektim, ne güz gübresi atabildim ne kış gübresi. Gübre atmadığın zaman buğday olmaz. Şu anda davar yiyor… Bunun günahı Tayyip’in boynunadır. Bizi bitirdi.

105 dönüm buğdayımı şu anda koyunlar yiyor… İşe akşam saat 7’de gidiyorum, sabah 10’da çıkıyorum. Otelde gece aşçısıyım. İki yakam bir araya gelmiyor. Ayın 5’inde maaş alıyorum, ayın 6’sında cebimdeki para bitiyor. (Cebinde kalan son parayı göstererek) Bak cebimde 10 lira var. (Ay sonuna kadar bu kadar mı paranız kaldı?) Şu anda benim cebimdeki para bu… Benim emeklerim nereye gidiyor?”

“İLK ÖNCE HALKINI DOYURACAKSIN”

(Nasıl gelecek ay sonu?) Bilmiyorum. Kendisi saraylarda, uçaklarla havalarda tur atıyor; millet acından ölüyor. Böyle bir şey yok! İlk önce halkını doyuracaksın. Böyle olur mu ya? Bu halk sana ne yaptı ya? Sarayda oturup da pirzola pişirmenin anlamı yok!

O benim emeğimdir emeğim! 25 senedir çalışıyorum ben, nereye gidiyor benim emeklerim? (Topuğuna basarak giydiği ayakkabıyı göstererek) Bak ayağımda nasırla geziyorum. Ayakkabıyı tam giyemiyorum. 10 tane nasır var… (Çalışmaktan mı?) Evet çalışmaktan, hep ayaktayım. Akşam 7’den sabah 10’a kadar ayaktayım. Niye? Bir kızım var, okutmaya çalışıyorum ama bu gidişle de zor.”

“SARAYDA OTURUYOR; NEYMİŞ? ‘BEN HALKIMI SEVİYORUM’…”

“Bu nedir ya! Evimize ekmek götüremiyoruz. Ne oldu bize ya? Biz bunu mu hak ettik? Artık yeter, cinnet geçireceğiz. Ekmek Kur’an çarpsın evimde yumurta yok ya! Dün değil ondan önceki gün, ayın 5’inde maaş aldım; kirayı ödedim, cebimde 10 lira para kaldı. Ulaşım kartına 300 lira yükledim ki işe gidip geleyim… Olur mu böyle ya! Kendisi sarayda oturmuş, saray üstüne saray yapıyor, neymiş, ‘ben halkımı seviyorum…’ Böyle halk kucaklanmaz. Benim Cumhurbaşkanım değil, olamaz da…”

“HAYATTAKİ TEK İDEALİM AY SONUNDA FATURAMI ÖDEYEBİLMEK”

Tugay Erdem: “Bugün ben ailemle birlikte, bir çocuğum var, sokağa çıktığım zaman bir kahvaltı yaparken hesap yapıyorum… Veya bir yere yemeğe gittiğim zaman hesap yapıyorum. Yazık günah. Böyle polemiklerin, siyasi söylemlerin ülkeye hiçbir faydası yok. Bu ülkeye yazık değil mi ya? Yok Avrupa’da da şöyleymiş, Avrupa’da da böyleymiş…

Gerçekten insanların aklıyla bu kadar dalga geçmesinler. Ben sabahın köründen gece yarısına kadar çalışıyorum; bu ülkede benim araba sahibi olmamın imkanı yok, ev sahibi olmamın imkanı yok, çocuğuma güzel bir gelecek sağlamamın imkanı yok. Hayattaki tek idealim ne? Ay sonunda faturamı ödemek, çoluğumun çocuğumun mecburi ihtiyaçlarını karşılamak. Yazık günah değil mi kardeşim?

“AVRUPALI İNSAN DA BİZ DEĞİL MİYİZ?”

Ben 50 yaşındayım, bu kadar kötü bir dönem görmedim. ‘Eski Türkiye’ diyorlar ya… O ‘eski Türkiye’de insanlar emekli oluyordu; arsasını da, dairesini da alabiliyordu, arabasını da alabiliyordu… Biz de Avrupa’yı takip ediyoruz. Ortalama 10 bin dolara Mercedes’e biniyor. Onlar insan da biz değil miyiz? Onların kullandığı hakları biz neden kullanamıyoruz? Bu ülkeyi düşünen herkesin bunları gerçekten değerlendirmesi lazım.”

“O DÖNEM HASTALAR İLAÇ ALMAKTA ZORLANMIYORDU, ŞİMDİ VERESİYE DEFTERLERİ KABARDI”

Hasan Bey: “Ben eczacıyım. Cumhurbaşkanımızın bunu söylediği zamanda hem eczacının ekonomik durumu iyiydi hem de hastalar ilaçlarını gayet rahat bir şekilde alabiliyordu. Ama bugün inanın eczaneler çok zor durumda. (Cumhurbaşkanı’nın 11 yıl önce söylediği sözlerden yola çıkarak; 11 yıl önce size gelen hastaların alım gücü ile bugün gelen hastaların alım gücü arasındaki fark nedir?) Fark çok büyük. 11 yıl evel gelen hastalar hiçbir zaman ödeme sıkıntısı veya katılım payı ödemede çok zorluk çekmiyordu. Ama bugün her eczanenin veresiye defteri var.”

“PARASIZLIKTAN PSİKOLOJİM BOZULDU”

Nurgül Hanım: “2000 yılından beri geriye gidiyoruz. Psikolojim bozuldu. (Niçin?) Parasızlıktan.”

“BUNLARDA NE EKONOMİ NE HUKUK BİLGİSİ VAR”

Abdullah Demir: “Kendisi cevabını vermiş. ‘Bana oy vermeyin’ demiş. Kendisi cevabını vermiş zaten burada. (Şu an alım gücünüz nasıl?) Söylemeye gerek var mı? ‘Ekonomistim’ diyor ama ‘e’si bile yok… Ekonomiden gelen insan ekonomiyi düzeltir, hukuktan gelen insan hukuku düzeltir. Bunlarda ne ekonomi bilgisi var, ne hukuk bilgisi var.”

“NASIL GEÇİNECEĞİMİN CEVABINI BANA VEREMEZ”

Turgay bey: “Alım gücümüz azaldı, hiçbir şey alamıyoruz. Ben bir ekmeği 4 liraya alıyorsam, yarın öbür gün de 5 lira olacaksa; asgari ücretle çalışan adamım, 4 tane çocuğa bakıyorum, nasıl geçineceğim ben? Bunun cevabını bana verebilir mi o? Veremez. Onun için ben de şu an söylüyorum; ben de ona oy vermeyeceğim.”

“DERHAL İSTİFA ETMELİ”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Ondan daha kötü, feci bir durum var şimdi. Derhal istifa etmesi gerekir. Vatandaş kan ağlıyor. Kimi de belli etmiyor örf, adet gereği. Bazı vatandaşlar utanıyor söylemeye. İsteyemiyor, mahcubiyet içerisinde… Çocuğuna harçlık veremiyor. Onun üzüntüsü içerisindeki anne babanın durumunu takdir edebilir misiniz? O vaziyette Türkiye’nin durumu. (Şu anki ekonomik durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?) Çok kötü. (İktidar düzeltebilir mi sizce bu sorunları?) İmkansız, hayal.”