Berkin Elvan ölümünün 10’uncu yılında mezarı başında anıldı
Gezi Parkı direnişi sırasında polisin attığı biber gazı fişeğiyle başından vurulup 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014’te yaşamını yitiren Berkin Elvan, ölümünün 10’uncu yılında mezarı başında anıldı.
İstanbul Okmeydanı’nda, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu aylarca komada kalan, 11 Mart 2014’te de 15 yaşındayken yaşamını yitiren Berkin Elvan, ölümünün 10’uncu yılında ailesi ve sevenleri tarafından Feriköy Mezarlığı’nda anıldı. Çok sayıda polis, mezarlığın girişinde yoğun güvenlik önlemi aldı ve anmaya gelenlerin üstlerini aradı.
Anmaya CHP heyeti, DEM Parti İBB Eş Başkan adayları Meral Danış Beştaş ile Murat Çepni, eski Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı hukukçu Eren Keskin de katıldı. Ayrıca CHP heyeti Berkin’in mezarının başına karanfil bıraktı.
“TAM 10 YIL OLDU”
Gezi eylemlerinde hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başlayan törende Berkin’in mezarı başına gelen anne Gülsüm Elvan, “Bebeğim, kalk annem. 10 sene oldu yetmedi mi annem? Berkin, seni özledim annem. Tam 10 yıl oldu onu koklamayalı, ona sarılmayalı, onunla konuşmayalı. 10 yıldır ‘Adalet’ dedim olmadı. Adaletsizliğe uğradı. Katillere sesleniyorum çocuklarını öperken çocuklarına sarılırken benim çocuğumu hatırlasın. Acımız git gide katlanıyor, öfkemiz katlanıyor. 10 yıldır onsuzum” dedi.
“SÖNMEYEN YANGININ 10 YILI”
Berkin’in ablası Gamze Elvan, aile adına bir mektup okudu. Mektupta şunlara yer verildi:
*Tüm süreci annem, babam, avukatlarımız anlattı. O nedenle bu bir basın açıklaması değil, bu bir haykırış. Artık şimdi yaşayamadıklarımızı anlatmanın vakti… Berkinimiz, oğlumuz, canımızın bizden koparılmasının onuncu yılı.
*Giyilemeyen mezuniyet giysisi on yıldır askıda, çekemediği şutlar, dans edemediği sahneler, giremediği sınavlar, çalamadığı ıslıklar on yıllık bir dağ. Mutfak masasında yeri sabit, tabağı boş, sandalyesi boş. Telefonu çalmadı ama çalışıyor. Odası dağılmıyor, sakal yakışacak mıydı bilinmiyor, bıyıkları terlememişti ki daha.
*Ağız dolusu gülüşü eksik kaldı, mahcup mahcup ama ışıl ışıl bakan bakışları. Artık kokusu sadece burnumuzda tütüyor mesela. Caddeler bomboş kaldı, onun yürümek bilmediği, koştuğu o daracık sokaklar. Sayısız keşkelerin, donakalan hayallerin, dinmeyen hasretin, sönmeyen yangının on yılı.
*Bedeni küçücük kaldı, bir sabah ansızın bir polis kurşunuyla vurulduktan sonra. Dokuz ay boyunca direndi. Umut oldu bize. Yoğun bakımdaki gözlerini oynatmasıyla, ellerini ufacık kıpırdatmasıyla, bilinci yerinde değilken “anne” diye bağırmasıyla. Tutunmaya çalıştı yaşama.
*Ama olmadı. Berkin’in adı sokaklarda, Berkin’in adı meydanlarda, Berkin’in adı sloganlarda, Berkin’in yokluğu onuncu yılında, Gezi’de atan her yürekle oradan oraya. Tutulamayan yas reva değil insana. Artık tam hakkıyla bu yası tutma vakti. Onu anıyoruz, onsuzluğun onuncu senesi.