Özel: Birileri bir yandan paraları istiflerken bir yandan bir dağı istiflediler
CHP Genel Başkanı Özel, Zonguldak’ta; “Daha geçtiğimiz günlerde, İliç’te birileri bir yandan paraları istiflerken bir yandan bir dağı istiflediler. O dağ 9 canımızı sürükledi, götürdü. Maalesef halen daha maden ocaklarında kayıplar vermenin, maden ocaklarının başında gözü yaşlı anaların, eşlerin, çocukların görüntüleri yüreğimizi dağlamaya devam ediyor” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Zonguldak’ta halk buluşmasına katıldı. Özel’e; Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural ve CHP’nin Zonguldak Belediye Başkan Adayı Tahsin Erdem eşlik etti.
“‘BU MESLEĞİN FITRATINDA VAR ÖLÜM’ DİYENLERE İTİRAZ EDİYORUZ”
Konuşmasına Kemal Özer’in ‘Zonguldak’ şiiri ile başlayan CHP lideri Özel, şunları söyledi:
* “2014 yılında, Mayıs’ın 13’ünde Soma’da 301 evladımızı, canımızı kaybettik. Somalılar, Bergamalılar, Savaştepeliler, Kınıklılar, Bartınlılar, Zonguldaklılar vardı içlerinde. O maden ocağının kapısında dört gün boyunca biz annelerle, eşlerle gözyaşı döktük. Ama o gün koşarak gelen Zonguldak’ın ekipleri, 301 evladımızın yanında yüzlercesini kurtardılar. O günden bugüne biz Zonguldak ile Zonguldak’ın emekçileriyle, iyi kalpli insanlarıyla gözyaşlarından kömüre karışan simsiyah izlerini hiç unutmadığım o güzel minnetle Zonguldak’ı selamlıyorum. Sizin bizde apayrı bir yeriniz var. 1991 Büyük Madenci Yürüyüşü’nün üzerinden tam 33 yıl geçti.
* Emekçiler, madenciler, emekleri için, hakları için yürüdüler. Daha güvenli madenler için yürüdüler. Daha iyi şartlarda çalışmak için yürüdüler. Sömürüye karşı yürüdüler. Soma’da 301 evladımızı kaybettikten sonra giriştiğimiz büyük mücadelede de hep aynı talepleri ilettik. Bazılarını yaptık, bazılarını yapamadık. Ama işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda maalesef bir arpa boyu da yol alamadık. Halen daha Türkiye’nin çeşitli yerlerinde günde üç vardiya halinde madenciler inerken elbette mesleklerinin gereği helalleşerek iniyorlar. Ancak artık bu çağda Almanya’da 1962’den beri, Fransa’da 1974’ten beri, İngiltere’de 1972’den beri, ölümlü kazalar olmuyorken ‘Bu mesleğin fıtratında var ölüm’ diyenlere itiraz ediyoruz. Ölümü değil, yaşamı savunuyoruz. Sömürüyü değil, emeği savunuyoruz.
“ARTIK ZONGULDAK EMEKLİLERİN BAŞKENTİ”
* Daha geçtiğimiz günlerde İliç’te birileri bir yandan paraları istiflerken bir yandan bir dağı istiflediler. O dağ 9 evladımızı, 9 kardeşimizi, 9 canımızı aldı, sürükledi, götürdü. Maalesef halen daha maden ocaklarında kayıplar vermenin, maden ocaklarının başında gözü yaşlı anaların, eşlerin, çocukların görüntüleri yüreğimizi dağlamaya devam ediyor. Bir yandan da biz yokluktan, yoksulluktan, emekçilerin hakkından, emeklilerin hakkından konuştuğumuzda bu maden ocaklarının vergilerini affedenler, İliç’teki şirkete göstermelik 16 milyon lira ceza kesip 3 ay sonra 222 milyon vergi cezasını affedenler; emekçiye, emekliye gelince ‘Para yok’ diyorlar.
* Bugün Zonguldak’tayım. Zonguldak elbette emeğin başkenti, kömürün başkenti, alın terinin başkenti ama artık Zonguldak emeklilerin başkenti. Türkiye’de emekli sayısının, çalışan sayısından fazla olduğu az sayıda ilden bir tanesi Zonguldak. Zonguldak’ın emeklilerinin sayısı, çalışanlarından 26 bin fazla ve maalesef bu hükümet ilk geldiğinde 3 Kasım 2002 günü, en düşük emekli maaşı bir buçuk asgari ücretti. Yani bugünkü hesapla 26 bin liraydı. Ama bu hükümet kademe kademe, bu Recep Tayyip Erdoğan, emekliyi adım adım yoksullaştırdı.
“CEBİNİZDEN PARAYI ALMIŞ, BİR BAŞKA TARAFA VERMİŞ DURUMDALAR”
* Gittiğim her şehirde o şehrin en bilindik ürünüyle hesap yapıyoruz. Sizin neyiniz var? Kestane balı var. Bakın, sadece geçen sene kestane balının kilosuyla en düşük emekli maaşını hesapladığınızda geçen sene 10 bin lira, 9 kilo kestane balı alıyordu. Bu sene verilen 10 bin lira, 6 kilo kestane balı alıyor. Bir senede 3 kilo kestane balı kadar cebinizden parayı almış, bir başka tarafa vermiş durumdalar. Ben Tayyip Bey’e diyorum ki ‘Gel, emekliye sahip çıkalım. Bir emekli kart çıkaralım. Oraya en düşük emekli maaşı alanlar için 7’şer bin lira yatıralım. Ayrıca elektrikte, suda, doğal gazda yüzde 25 ile 40 arasında indirim tanımlayalım.’ Diyor ki ‘Asla olmaz. Hazine’de para yok.’ Sana emanet edilen Hazine’de para vardı da şimdi para yoksa, bunun hesabını ben mi vereceğim, emekli mi verecek, sen mi vereceksin? İşte Tayyip Erdoğan, bundan sonrasını sen düşün. Emeklilerin başkentinden, Zonguldak’tan emekliler sana söylüyor: ‘Beni düşünmeyen bundan sonra yakamdan düşsün’ diyor. Bundan sonra emekliden sana oy moy yok artık.
“NE DEMOKRASİDEN NE SANDIKTAN ÜMİDİ KESMEYİN”
* Gençler var çok meydanda. Gençlerle ilgili de çok üzüldüğüm bir şey okudum Zonguldak’la ilgili. Zonguldak’ın nüfusu son 20 yılda yüzde 5 azalmış. Nüfus azalmasındaki en önemli faktör gençlerin kenti terk etmesi. Maalesef Zonguldak, gençleri kendinde tutamıyor. Oysaki Türkiye’nin en güzel coğrafyalarından bir tanesi. Ve 15-30 yaş arası 20 milyon 600 bin genç var Türkiye’de. Çok fena bir istatistik; Türkiye’de insanların yüzde 30’u yoksulken 15-30 yaş arasında yoksulluk yüzde 40. Ve Zonguldak’ta bu oran yüzde 46. Neredeyse iki gençten bir tanesi yoksul.
* Zonguldak’ta karşı karşıya olunan bu çaresizlik, Zonguldak’ın gençlerinin kenti terk etmesi sonucunu veriyor. Bir yandan da Türkiye’nin benzer bir sorunu var. Hani Tayyip Bey, ‘beka sorunu’ diyor ya, bence en büyük beka sorunu; bütün dünya Türkiye üzerinde hayal kurarken bizim gençlerimizin dünyanın başka ülkelerinde hayal kurması. O yüzden, bütün gençlerimize sesleniyorum: Enseyi karartmayın, umutsuzluğa kapılmayın, ne demokrasiden ne sandıktan ümidi kesmeyin. Atatürk, Cumhuriyet’i ne genel başkanlara ne milletvekillerine ne parti meclisi üyelerine ne belediye başkanlarına emanet etti. Atatürk, Cumhuriyet’i gençlere emanet etti.
“TAHSİN ERDEM, 1 NİSAN’DAN İTİBAREN BU ŞEHRİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRMEYE GELİYOR”
* Zonguldak’a bakınca şöyle bir şey görüyorum: İl başkanınız var, iki tane milletvekiliniz var. Deniz sizde, Eylem sizde, Devrim sizde… Ne güzel bir ekip böyle. Zonguldak’ta güçlü, motivasyonu tam, kazanmaya odaklanmış bir ekip var. 5 yıl önce bir kaza oldu, çok üzüldük. İnanın, Zonguldak’ı kaybettik, kendi memleketimi kaybetmiş gibi üzüldüm. Sayılı gün geldi, geçti. Şimdi hepimizin üzerine düşen bir görev var. O da bunu telafi etmek ve emeğin başkentini emekçinin partisine, halkın partisine, CHP’ye yeniden kazandırmak. Anketler yaptık, sonucuna baktık. Sonucu adaylar açısından ankette yakın gördük.
* Dedik ki, sandığı kuralım, üyemize soralım, kararı onlar versinler. Ön seçimi yaptık, hepsi birbirinden kıymetli adaylarımızdan bir tanesi Tahsin Erdem birinci oldu, adayımız oldu. Tahsin Başkan, mali müşavir. Hesabı kitabı kuvvetli. 4 yıl, kendi odasına başkanlık yaptı. 5 yıl süreyle belediye meclis üyeliği yaptı. Belediyeciliği, örgütçülüğü, CHP örgütünü biliyor ve 1 Nisan’dan itibaren bu şehrin yüzünü güldürmeye geliyor. Biz o biz ona güveniyoruz, Zonguldak ona güveniyor, örgütümüz ona güveniyor. Ve 1 Nisan’dan sonra bu kentin gençlerini kaybetmeyeceği, emeklilerine sahip çıkacağı, emekçilerine sahip çıkacağı, sendikalarla omuz omuza kol kola bir yerel yönetici emeklisini sahipsiz bırakmayan, gençlerini umutsuz bırakmayan, bu kentin çehresini ve yarınlarını düzeltecek olan bir belediye başkan adayımız var.
“ZONGULDAK’I TAHSİN BAŞKAN’A EMANET EDİN”
* Buraya gelirken sabahleyin Umut Akdoğan vekilimle birlikte Etimesgut’ta, otobüsün üstünde Mansur Başkan ile birlikteydik. Ona dedim, ‘Zonguldak’a, Tahsin Başkan’ın yanına gidiyorum. Ama senden de bir söz istiyorum.’ O şöyle söyledi: ‘Eğer Zonguldak, Tahsin Başkan’ı seçerse Mansur Yavaş’ın bir eli hep Tahsin Erdem’in bir omzunda.’ Şimdi buradan İstanbul’a gidiyorum. Ekrem Başkan beni kırmaz, sizi sever. Tahsin Erdem’i seçtiğiniz durumda, onun da bir eli bu omzunda. Ben partinin Genel Başkanı, Soma’nın, Manisa’nın bir evladı olarak Ecevit’in kentine, kara elmas diyarına sözüm söz olsun: Siz Zonguldak’ı, emeğin, halkın partisine, halkçı bir belediye başkanına, Tahsin Başkan’a emanet edin; Ankara Büyükşehir de İstanbul Büyükşehir de Zonguldak’ın ayağa kalkması için ne gerekiyorsa onu yapacak. Sadece merkez ilçede değil, Zonguldak’ta 25 belediyenin 11’iyle yola çıkmıştık. 13 olduk. Şimdi bunu 20’nin üstüne doğru çıkarmamız lazım. Benim de 31 Mart akşamı, bir gözüm Türkiye’deki büyükşehirlerde, bir gözüm de emeğin başkenti Zonguldak’ta olacak.
“EN GÜÇLÜ İTTİFAK, TÜRKİYE İTTİFAKI”
* Biz umudu örgütlüyoruz. Biz sevgiyi örgütlüyoruz. Biz Türkiye’nin aydınlık yarınlarını örgütlüyoruz. Biz Türkiye’nin geleceğini, Zonguldak’ın geleceğini örgütlüyoruz. Bir tarafta AK Parti, yanında MHP. Her geçen gün birbirine benziyorlar. Bir de yanlarına domuz bağcıların, Hizbullahçıların avukatlarını, eski sanıklarını aldılar. ‘Kadınları sahiplendireceğiz’ diyenleri aldılar. Mikroba, ‘Neden hastalık yapıyorsun’ diye sorulmaz. Bunlar, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı. Bunlar Medeni Hukuk’a karşı. Bunlar kadına kimlik veren, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkiye Cumhuriyeti yapan haklara karşı. O yüzden onlarla birlikteler. Biz bu seçimde ittifak yapmadık gibi görünüyor ama çok daha büyük bir ittifakın içindeyiz. Onlar Cumhur İttifakı’ysa biz Türkiye ittifakıyız. Haramdan ve yalandan korkan herkesle birlikteyiz. Bu ülkenin Misak-ı Milli sınırlarına saygılı, Atatürk’ü tartışmayan, tartıştırmayan, Cumhuriyete inanan, bu milleti seven herkesle birlikteyiz biz. En güçlü ittifak Türkiye ittifakıdır.”